İstiğfar ve Dualar
Fedâle b. Ubeyd r.a’dan rivayete göre o şöyle demişti: “Rasulullah s.a.v (mescitte) oturmakta iken bir adam geldi, namaz kıldı, sonra şöyle dua etti: Allah’ım beni bağışla, bana rahmetini ihsan et. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v:
“Ey namaz kılan, acele ettin; namaz kılıp oturduğun vakit Allah’a layık olduğu şekilde hamd et, sonra bana salât ve selâm et, sonra da yapacağın duayı yap.” buyurdu.
Bundan sonra başka biri namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamd etti, Peygambere salât ve selâm getirdi. Başka bir şey yapmadı. Bunun üzerine Rasulullah s.a.v. o kimseye:
‘Ey namaz kılan kimse! Dua et, duan kabul edilsin.’ dedi.” (Tirmizî 3476)
Başka bir rivayette: “Sizden biriniz namaz kıldığında Allah’a hamd ve sena ile başlayıp Nebi s.a.v’e salat ve selam getirip sonra dilediği şekilde duasını yapsın.”
Nebi s.a.v yine şöyle dedi:
“Nebi s.a.v’e salat ve selam getirilmedikçe tüm dualar perdelidir/engellidir. (el Taberani)
Ömer b. Hattab r.a’dan rivayetle şöyle dedi: Bedir harbi olduğu gün Rasulullah s.a.v müşriklere baktı. Onlar bin nefer, ashabı ise üç yüz on dokuz kişi idiler. Bunun üzerine Nebiyyullah s.a.v kıbleye döndü. Sonra ellerini uzatarak Rabbine:
“Allah’ım! Bana va'dettiğini yerine getir! Allah’ım, bana va'dettiğini ver! Allah’ım, eğer Ehl-i İslam’dan olan şu topluluğu helak edersen (bundan sonra) yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz!” diye niyaz etmeye başladı. Ellerini uzatarak kıbleye karşı Rabbine o derece niyazda bulundu ki, nihayet omuzlarından cübbesi düştü… (Muslim 1763)
Nevevi şöyle dedi: Bu hadis gereğince dua ederken kıbleye yönelmek ve elleri kaldırmak müstehaptır.
Nebi s.a.v şöyle buyurmuştur:
"Allah'tan istediğiniz (dua ettiğiniz) zaman avuçlarınızın içiyle isteyiniz, dışıyla istemeyiniz." (Ebu Davud)
Nebi s.a.v şöyle dedi: “Allah’a kabul edileceğini gerçekten bilerek dua ediniz. Biliniz ki Allah, umursamazlık ve gaflet içinde yapılan duaları kabul etmez.” (Tirmizi )
Nebi s.a.v şöyle dedi:
"Bir kul, günah olan veya akrabalık bağlarının kopmasına yol açan bir şey istemedikçe ve acele etmedikçe duası kabul olunur." “Ey Allah’ın Rasulü! Acele etmek ne demektir?” diye sorulunca şöyle buyurdu: "Kişi: ‘Defalarca dua ettim, ama Rabbimin duamı kabul ettiğini görmedim.’ der. Böylece (duasının hemen kabul edilmediğini görünce) usanır ve dua etmeyi bırakır." (Buhari)
Nebi s.a.v şöyle dedi:
“Sizden biriniz (dua ettiği zaman duada): "Allah’ım! Dilersen beni bağışla! Allah’ım! Dilersen bana rahmet et!" demesin. İstediği şeyde kesinlik göstersin! "Allah'ım, dilersen bana ver!" demesin. Çünkü Allah’ı zorlayacak yoktur.” (Buhari)
Yüce Allah şöyle dedi: “Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” (Araf 55)
“Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.” (Enbiya 90)
“Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam zikret ve gafillerden olma.” (Araf 205)
Rasulullah s.a.v buyurdu ki: Allah Teâlâ temizdir ve ancak temiz olanı kabul eder. Allah Teâlâ peygamberlere emrettiğini Mü’minlere de emretti. Allah Teâlâ buyurdu ki: "Ey Rasûller! Helâl ve hoş olan şeylerden yiyin ve salih amel işleyin." (Muminun Suresi: 51) Ve yine buyurdu ki: "Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıklardan temiz olanlardan yiyin." (Bakara Suresi: 172) Sonra uzun yolculuğa çıkmış, saçı dağınık ve toz içinde olan; yiyeceği, içeceği, giyeceği haram olan ve haramla beslenmiş bir adam zikretti. Ellerini gökyüzüne kaldırıp, yâ Rab yâ Rab diye dua eden adam hakkında: “Buna nasıl icabet olunsun?” diye buyurdu.
İbn Recep şöyle dedi: Helal yemek, içmek, giymek ve beslenmek; duanın makbul olmasına sebeptir.
&&&
DUALAR
Bismillahirrahmanirrahim.Vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.Yâ Kâdimi Ya kaimü Yâ daimi Ya ferdü Ya Vitrü ya Samedü ya Ehadü ya Vahidü ya Hayyü ya Kayyumü ya Zel celali vel ikram.”
&
Allahım! Bedenime âfiyet ver. Allahım! Kulağıma âfiyet ver. Allahım! Gözüme âfiyet ver. Allahım! Seni inkâr etmekten ve fakirlikten sana sığınırım. Allahım! Kabir azabından sana sığınırım. Senden başka ilâh yoktur.”
&
Yâ Allâhu Yâ Hayyu Yâ qayyûmu Yâ Vâhidu Yâ Ehadu Yâ Vâcidu Yâ Cevâdu Yâ Kerîm. İnfahnî minke bi nefhati hayr. inneke alâ külli şey in qadîr.
Ey Allah! Ey gerçek hayat sahibi!
Ey her şeyi yöneten! Ey bir olan! Ey tek olan! Ey zengin! Ey cömert! Ey kerem sahibi!
Tarafından bana bir hayır esintisi bahşet. Şüphesiz sen herşeye hakkıyla gücü yetensin.
&
Sübhânallâhi ve bihamdihî, adede halkıhî ve rızâ nefsihî ve zinete arşihî ve midâde kelimâtihî.
“Allahım! Günahlarımı affet. Dünya ve âhiret evimi geniş ve huzûrlu kıl. Rızkıma bereket ver.”
&
Allâhümmağfir lî, verhamnî, vehdinî, verzuknî “
Allahım! Beni bağışla, bana merhamet et, rızânı kazandıracak işler yaptır ve bana hayırlı rızık ver.”
&
“Tek olan Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Onun hiçbir ortağı da yoktur. O çok yücedir, çok büyüktür. Tek olan Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Onun hiçbir ortağı da yoktur. O kullarına karşı çok yumuşak ve çok cömerttir. Daima diri ve kullarına yumuşak davranan kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’ın adıyla, yüce Arş’ın sahibi olan Allah’ı tesbih ederim.
Hamd, âlemlerin Rabb’i olan Allah’a mahsustur. Sanki onlar kendilerine vaad edilen sonu görecekleri gün bir günün bir saatinden fazla durmamış gibi olacaklardır. Bu yeterli bir tebliğdir. Helak olacak başkası değil ancak o fasıklar güruhudur.
Allah’ım, senden rahmetine sebep olacak şeyleri, mağfiretine sebep olacak iradeni, her türlü günahtan kurtuluşu, her türlü iyiliği elde etmeyi, cennete kavuşmayı, cehennem ateşinden kurtulmayı diliyorum.
Allah’ım, bana bağışlamayacağın bir günah, ferahlık vermeyeceğin bir sıkıntı, ödettirmeyeceğin bir borç, yerine getiremeyeceğim dünya ve ahiret ihtiyaçlarından herhangi bir ihtiyaç bırakma, ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah’ım! Bütün bunları rahmetinle ihsan et ya Rabbim!''
&
Allâhümme inni es'elüke bi-enni eşhedü enneke: Ente'lláhu läilâhe illâ entel-ehadü's-samed ellezi lem-yelid velem-yüled velem-yekun lehú küfüven ehad.
Allah'ım! Şahâdet ettiğim şu hususlar sebebiyle Senden talep ediyorum: Sen, kendisinden başka ilah olmayan Allah'sın, birsin, samedsin (hiçbir şeye ihtiyacın yok, her şey sana muhtaç) doğurmadın, doğmadın, bir eşin ve benzerin yoktur.''
&
Estagfirullah el'azim, Sübhânallâhi velhamdülillahi velâ ilâhe illallâhu vallahu ekber vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.
&
يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ، بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ
وَلاَ تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ
"Ey her şeyi var eden hayat sahibi Hayy ve ey her şeyin varlık ve bekâsını kudret elinde tutan Kayyûm, rahmetinin vüs'atine itimad ederek Sen'den merhamet dileniyorum; bütün ahvâlimi ıslah eyle, her türlü tavır ve hareketimi kulluk şuuruyla beze ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun, beni nefsimle başbaşa bırakma, sürekli kötülükleri emreden nefsimin acımasızlığına terketme!
&
اَللّٰهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلـٰهَ إِلاَّ أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي ذُنُوبِي فَإِنَّهُ لاَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إلاَّ أَنْتَ "Allah'ım! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni Sen yarattın ve ben Senin kulunum. İman ve ubûdiyetimde gücüm yettiği kadar Senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yaptıklarımın şerrinden Sana sığınırım. Senin bana in'âm ve ihsan buyurduğun nimetleri ikrar ve itirâf ettiğim gibi kendi kusur ve günâhlarımı da itirâf ediyorum. Rabbim! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra, Senden başkası günahları afv ü mağfiret edemez, yegâne Gafûr Sensin." (Bu duayı her sabah 4 kez söylemek sünnettir)
&
اَللهُ أَكْبَرُ كَبِيرًا وَالْحَمْدُ لِلهِ كَثِيرًا فَسُبْحَانَ اللهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا لَا إِلٰـهَ إِلَّا اللهُ وَحْدَهُ نَصَرَ عَبْدَهُ وَهَزَمَ الْأَحْزَابَ وَحْدَهُ لَا شَرِيكَ لَهُ
“Büyük Allah’tır, her türlü hamd ü senâ O Yüceler Yücesi’nin hakkıdır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya lâyık yalnız O’dur. Allah’tan başka ilâh yoktur. O tektir. O kuluna yardım etmiş, tek başına bütün düşman ordularını hezimete uğratmıştır. O’nun eşi ve ortağı yoktur.”
&
"Allah'ım, muhakkak ben nefsime namütenahî zulûmde bulundum; günahları bağışlayacak Senden gayrı kimse yoktur. Nezd-i Uluhiyetinden hususi ve sürpriz bir mağfiretle beni yarlığa, bana merhamet et; şüphesiz ki Sen yegâne Gafûr ve Rahîm'sin."
&
"Ey bütün eksik ve kusurlardan münezzeh bulunan Rabbim, Seni (Zatına yakışmayan her şeyden) tenzih ederim. Allah'ım, günahımı bağışlamanı diler ve rahmetini dilenirim. Allah'ım, ilmimi artır ve beni hidayete erdirdikten sonra bir daha kalbimi kaydırma; katından bana rahmet lutfet; şüphesiz ki Sen, çok lütufkâr Vehhâb'sın."
&
اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لِي وَاغْفِرْ لِأُمَّةِ مُحَمَّدٍ اَللّٰهُمَّ ارْحَمْنِي وَارْحَمْ أُمَّةَ مُحَمَّدٍ
“Allah’ım! Beni ve ümmet-i Muhammed’i mağfiret eyle! Allah’ım! Bana ve ümmet-i Muhammed’e merhamet eyle!”
&
لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
“Sen bütün noksan sıfatlardan münezzehsin; doğrusu ben zalimlerden oldum,” affını bekliyorum. (Enbiyâ Sûresi, 21/87);
أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
“Bana ciddî bir zarar dokundu, Sen merhametlilerin en merhametlisisin.” (Enbiyâ Sûresi, 21/83);
رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
“Yarlığa Rabbim ve merhamet buyur; buyur ki, Sen merhameti en hayırlı olansın.” (Mü’minûn Sûresi, 23/118);
رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي
“Ya Rabbî, ben kendime yazık ettim, affeyle beni!” (Kasas Sûresi, 28/16);
رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
“Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve mü’minleri bağışla!” (İbrâhim Sûresi, 14/41);
رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
“Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve bilmeyerek içine düştüğümüz aşırılıklarımızı affeyle; doğru yolda ayaklarımızı sabit kıl ve küfr ü küfran içindekilere karşı bize yardımcı ol.” (Âl-i İmrân Sûresi, 3/147)
&
اَللّٰهُمَّ إِنّـِي ظَلَمْتُ نَفْسِي ظُلْمًا كَثِيرًا وَلَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ فَاغْفِرْ لِي مَغْفِرَةً مِنْ عِنْدِكَ وَارْحَمْنِي إِنَّكَ أَنْتَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
“Allahım! Ben kendime çok zulmettim. Günahları bağışlayacak ise yalnız sensin. Öyleyse katından hususî ve sürpriz bir mağfiretle beni mağfiret eyle ve bana merhamette bulun! Zira yegâne Gafur (günahları yarlıgayan) ve yegâne Rahim (merhamet eden) Sensin.”
&
اَللّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لَا إِلٰهَ إِلَّا أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ
“Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. İbadete lâyık Senden başka ilâh yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Sen’in kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lütfettiğin nimetleri yüce huzurunda minnetle anar, günahımı itiraf ederim. Beni affet; şüphe yok ki günahları Sen’den başka affedecek yoktur.”
(Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu duayla ilgili şöyle buyurmuştur: “Bu duayı her kim sevap ve fazîletine gönülden inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse, o kimse Cennet ehlinden olur. Her kim de sevap ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmazdan önce ölürse, o kimse de Cennet ehlinden olur.”)
&
يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ وَلَا تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ
“Yâ Hayyu, yâ Kayyûm (gerçek hayat sahibi ve kâinatı ayakta tutan), rahmetin hürmetine Senden yardım diliyorum; her halimi ıslah et ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun beni nefsimle baş başa bırakma!”
&
سُبْحَانَكَ اللّٰهُمَّ أَسْتَغْفِرُكَ لِذَنْبِي وَأَسْأَلُكَ رَحْمَتَكَ، اَللّٰهُمَّ زِدْنِي عِلْمًا وَلَا تُزِغْ قَلْبِي بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنِي وَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ
“Sübhansın yâ Rab; Senin şanın ne yücedir. Allahım, Sen’den bütün günahlarımı bağışlamanı istiyor, Sen’den rahmetini diliyor ve dileniyorum. Allahım, ilmimi artır, bana ihsan ettiğin hidayetten sonra kalbimi haktan saptırma, bana yüce katından meccanen aşkın mı aşkın rahmet ihsan eyle. Doğrusu lütfen, keremen, karşılıksız bol bol ihsanda bulunan sadece Sen’sin.”
&
أَلْفُ أَلْفِ أَسْتَغْفِرُ اللهَ مِنْ كُلِّ خَطَأٍ وَمِنْ كُلِّ ذَنْبٍ وَمِنْ كُلِّ مَعْصِيَةٍ وَمِنْ كُلِّ مَا لَا يُحِبُّ رَبُّنَا وَلَا يَرْضَى وَمَا لَا يَنْبَغِي
لَنَا وَلَا يَلِيقُ بِنَا وَأَتُوبُ إِلَيْهِ
Her hatamdan, her günahımdan, işlediğim her masiyetten ve Rabbimiz’in sevip hoşnut olmadığı, bize yakışmayan ve uygun düşmeyen her his, düşünce, söz ve amelden dolayı Yüce Allah’a binler defa tevbe ve istiğfar ediyorum. Elfü elfi estağfirullah. Milyon kere estağfirullah.
&
“Her kim, bu Seyyidül-İstiğfârı sevabına ve fazîletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olur. Yine her kim, sevâbına ve fazîletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse cennetlik olur.” (Buhari, Ebu Davud):
“Allahümme ente Rabbî lâ ilahe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vâ’dike mes’tetâtü eûzü bike min şerri mâ sanâtü ebû’ü leke bi-nîmetike aleyye ve ebû’ü bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfıruz-zünûbe illâ ente”
Anlamı: «Allah’ım! Sen benim Rabbimsin. Sen’den başka ibâdete lâyık ilâh yoktur. Beni Sen yarattın. Ben Sen’in kulunum. Ezelde Sana verdiğim sözümde ve vaadimde hâlâ gücüm yettiğince durmaktayım. İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana lutfettiğin nîmetleri yüce huzûrunda minnetle anar, günâhımı îtirâf ederim. Beni affet, şüphe yok ki günahları Sen’den başka affedecek yoktur.»”
&
Ey sıkıntıdan kurtaran, üzüntüyü gideren, zor durumda olanın duasını kabul eden, dünya ve ahirette bütün varlıklara sayısız nimetler veren ve onlara acıyan Allahım. Sen bana nimetler veriyorsun. O halde bana öyle nimet ver ki, ben onunla senden başkasına muhtaç olmayayım.
&
Allahım, senden başka ilah yoktur. Sen Halim ve Hakimsin. Hayr ve bereketi çok olansın. Seni tenzih ederim. Sen yüce arşın Rabbisin.
&
Allah’ım! Senden dünya ve âhirette afiyet dilerim. Allah’ım! Senden dinim, dünyam, aile fertlerim ve malım hakkında af ve afiyet dilerim. Allah'ım! Ayıplarımı ört, korkularımdan emin kıl. Allah’ım! Beni önümden, arkamdan, sağımdan solumdan ve üstümden (gelecek her türlü tehlikeden) koru. Altımdan (gelecek belalarla/deprem ile) helak olmaktan senin büyüklüğüne sığınırım.
&
Allahım! İçinde bulunduğumuz şu günün evvelini sulh ü salâh, ortasını felah, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli eyle. Âmin!
&
Ya Hayyu ya Kayyum. Bi rahmetike esteğisu. Ey daima hayatta olan Hayy, bütün varlıkları ayakta tutan Kayyum. Rahmetinin hakkı için senden yardım istiyorum.
&
Allah’ım, hidayete erdirdiklerinle beraber beni de hidayete erdir. Sıhhat ve afiyet verdiklerinle beraber bana da afiyet ver. Himaye ettiğin kimseler gibi beni de himaye et. Bana verdiğin nimetleri bereketlendir. Verdiğin hükmün şerrinden beni koru. Hükmü sen verirsin, senin üstüne hüküm verecek kimse yoktur. Senin dost olduğun kimse asla zelil olmaz. Eksiklikler sana yakışmaz. Ey Rabbimiz! Yücesin ve kutlusun.’”
&
"Ey Allah'ım! Bu musibetten dolayı beni mükafatlandır ve onun yerine bana ondan daha hayırlısını nasip buyur."
&
"Allah'ım, sıkıntıdan, üzüntüden, borçların ağırlığından ve güç sahibi olan kişilerin haksızlığına uğramaktan sana sığınırım."
&
"Allah'ım! Gam ve kederden sana sığınırım, çaresizlik ve tembellikten sana sığınırım, korkaklık ve cimrilikten sana sığınırım, ağır borç altında kalmaktan ve güç sahibi olan kişilerin zulmüne uğramaktan sana sığınırım."
&
Allahım senden hidayeti, takvayı, tok gözlülüğü ve zenginliği talep ediyorum.
&
"Bismillâh! Allah'ım! Ayağımın kaymasından veya kaydırılmasından, sapmaktan veya saptırmaktan, haksızlık etmekten veya haksızlığa uğramaktan, kaba/cahilce davranmaktan ya da davranılmaktan sana sığınırım."
&
‘Allah’ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, bunaklıktan, kabir azabından sana sığınırım.
&
“Ey Allah’ım, sen kudretli bir meliksin, ne istersen o olur. Şu anda içinde bulunduğum durumda beni başarılı kıl. Dünya ve ahirette bana mutluluk ver. Hayat ve ölüm fitnesinden beni koru ve korktuğumuz şeylerden bizi emin eyle, ey gizli, lütufta bulunan Allah’ım! Allah’ın rahmeti Efendimiz Muhammed üzerine, ailesine ve ashabına olsun. Hamd, alemlerin Rabbi Allah’adır.”
&
Allahım! Bizleri ihlâslı, muhlas (özel lütfunla ihlâsa erdirdiğin), müttaki, vera' sahibi, zâhid, kurbiyete mazhar, Rabbi kendisinden hoşnut, Hak sıyanet ve riayetiyle her zaman dupduru ve Seni seven kullarından eyle.’’
&&&
Kaynaklar:
Kuran
Hadisler
Herkul
Siyer
İslam Soru-Cevap Sitesi