‘‘Yarının Rızkını, (Bugün) Benden İsteme!…’’

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  1. ‘‘Yarının Rızkını, (Bugün) Benden İsteme!…’’

  2. Stresinizi Nasıl Yeniden Düzenler ve Enerjinizi Nasıl Geri Kazanırsınız?

  3. Tecavüze Uğrayan Binlerce Alman Kadınının Yaşadıkları

  4. "Deccal’in Ateşinde Yanmayı Tercih Eden Talihliler…’’

  5. Onay Aramak Neden Potansiyelinizi Öldürüyor

  6. Sağ Tarafa Yatmak…

  7. Avrupa’nın Sonu Mu?

  8. Sabah İçin Bir Strateji: Dua

  9. “Ben Multitasking’im, İkisini Birden Yapabiliyorum.”

  10. Yapay Zeka İpuçlarını Okumada insanları Geçemiyor

  11. Beyinleri Kopyalayıp Satıyorlar!

  12. Psikoloji İçin Yeni Bir Paradigma

  13. 180 Gün Boyunca Yerin 134 Metre Altında…

  14. Haftanın Makaleleri

  15. Haftanın Videoları

  16. Haftanın Podcastleri

  17. Haftanın Teknoloji ve Yapay Zeka Manşetleri

  18. Bazı Haberler

Bazı kitapların kapağını açtığınızda, sadece sayfalarına değil, kendi içine doğru da bir yolculuk başlar. İbn-i Arabi’nin Fütûhât-ı Mekkiyye kitabıda bu eserlerden biri. Kitap üzerine çok konuşulan ama az okunan eserlerden. Sağ baştan 100 kişiye sorsak okuyan 3 kişiye denk gelmek çok mümkün değil. Bunun nedeni, 18 cilt gibi çok büyük bir hacmi olmasında olabiliyor, ‘günümüze hitap etmiyor’ diyende çıkabiliyor vs..

Aslında bu esere sıradan bir tasavvuf kitabı demek çok doğru olmasa gerek. Kitap daha çok "bilmek"le yetinmeyip, "olmak" isteyenler için denebilir. Akıl ile kalbin, zihin ile ruhun el ele verdiği bir tefekkür atlası.

Bir söz sahibininde dediği üzere, Hz. Muhyiddin sadece nefs-i emmare mertebesinin dilini kullanmaz. Üst mertebelere ait hakikatleri ehline açar. Bu noktada hevâdan uzak durmak, sindire sindire okumak ve hayretine teslimiyet noktasında ise sabır ve şükür içerisinde sebatkar bulunmak iktiza eder.

Bizde bu minvalde elimizden geldikçe önümüzdeki bültenlerde yer yer kitap içerisinde öne çıkan pasajları aktarmaya çalışacağız. Hem 18 cilt kitabı okuma imkanı olmayacaklar için hap bilgi olur, hem de tefekkür noktasında fayda sağlayabilir.

Başlayalım.

  • ‘‘Hz. Ali'den kıyametin alâmetlerinden sordular.

    • Hz. Ali şu cevabı verdi:

    • "İnsanların hakları yenirse,

    • namaz terk edilirse,

    • iftira çoğalırsa,

    • yalan moda hâline gelirse,

    • rüşvet ganimet malı gibi alıp yenilirse,

    • binalar yükselir ve camiler nakışlanıp süslenirse,

    • câhil üstün tutulur, âlim bir garip köşeye atılırsa,

    • zayıfı ezilir, zâlim desteklenirse,

    • mushaflar zînetlenir, minareler yükselirse,

    • ani ölümler çoğalırsa,

    • Allah'ın isminden başka isimlerle yemin yapılırsa…

    • İşte bütün bu sayılanlar meydana gelirse kıyamet gelmiş ve yaklaşmış demektir." dedi.

  • Nebi sav: "Ahir zamanda bir kavim çıkar ki, dini ile dünyası için yani geçimi için hile eder."

    • İnsanlara karşı yumuşak huylu görünür, adeta koyun derisine bürünür, dilleri baldan tatlı olur. Fakat kalpleri kurtlar gibi tehlikelidir.

  • Her hareketinde bir hayra niyetli bulun. Yapamasan da ecrine kavuşursun.

  • Herkese eşit muamele et. Çünkü, bizden evvel helak olan kavimler, herkese eşit muamele yapmadıkları için azaba çarpılmışlardır.

  • Musa (a.s) :

    • Ya Rabbi bizi cennette yaratsaydın da dünyanın mihnet ve belalarını, çeşit çeşit musibetlerini tattırmasaydın, bu bizim için daha hayırlı olmaz mıydı? dedi. Yüce Allah da: Ya Musa! O dediğini babanız Adem'e yaptım. Fakat onun kadrini bilmedi. Tavsiyemi tutmadı. Ahdimi yerine getirmedi, bilakis bana isyan etti. Ben de onu cennetten çıkardım. Tevbe edip bana yönelince oraya iade edeceğimi kendisine vaat ettim. Onun zürriyetinden de tavsiyelerimi kabul eden ve ahdimi ifa edenden başkasını cennete sokmayacağıma yemin ettim. Benim ahdim zalimlere erişmez.

  • Gönül ancak doğruluğuna kesin olarak inandığı şeyle serinler.

  • Önce gönlüne sor, sonra başkasına soru sor.

  • Senden yardım bekleyenden elini çekme. Allah, hiçbir şeye, hiçbir yardıma muhtaç olmadığı halde; Muhammed suresinde: ‘Eğer, siz Allah'a yardım ederseniz O da size yardım eder’ buyurdu.

  • Hamd, şeyleri bir yokluktan ve yokluğun yokluğundan var eden ve şeylerin varlığını kelimelerinin yönelişine dayandıran Allah'a mahsustur. Bu sayede onların yaratılmışlığını ve Hakk'ın kadimliğinden kaynaklanan özelliklerinin sırını öğrendiğimiz gibi Allah'ın bize bildirdiği kadimliğini de öğreniriz.

  • "Kim bu dünyada kör ise, ahirette de kördür, onun yolu çıkmaz bir hâl alacaktır ve daha şaşkındır." (İsra:72)

    • Dünyada Allah'ı bilmeyen ve onu dilemeyen, ahirette de onu bulamayacak ve ona varamayacaktır.Aynı zamanda kör olarak ahirete sevk edilecektir.

  • Allah'ın öyle kulları vardır ki; Kapkaranlık gecede âmel bineklerine binmişlerdir.

  • Cenâb-ı Hak buyurur: "Ey Habibim; Benim kazama razı ve belâma sabredici, nimetlerime şükredici olmayanlar benden başka Allah arasınlar." (Hadis)

  • Hakkı hak ehli bilir. Halk ehli hak ehlini bilemez, çünkü halk ehli, hak ehli kâmil makama çıkınca, en büyük bir yükselişe ulaşmış olacaktır. Bu makama ulaşınca da kendi derecesini bilir ve kendisinin hangi makama ulaştığının farkındadır.

  • Muhabbet umumi, aşk ise husûsidir. Aşkın yeri kalp, muhabbetin yeri her taraftır. Muhabbet bazen kesbi olur. Yani gayretle elde edilir. Aşk ise Allah'ın vergisidir. Aşk insanı hâlden hâle çevirir. Muhabbet ise teskin eder.

  • Cahillikten daha beter fakirlik yok.

  • Boş vakitlerine dikkat et. O vakitlerde de sana fayda verecek hayırlı işlerle meşgul ol (…) Vakitler çok kıymetlidir. Geçenlerin telâfisine imkân yoktur.

  • Ey insan; hem Allah'ı severim dersin. Hem de Allah'a âsi olursun. Ömrüme yemin ederim ki aklında bozukluk vardır. Çünkü bu senin hâlin şaşılacak bir hâldir. Eğer senin Allah'a olan sevgin ciddi olsaydı, elbette Rabbine itâat ederdin. Çünkü her seven insan, sevdiğinin sözünü dinler.

  • "Ben kulumun zannı üzerinde tecelli ederim. Kulum beni nasıl bilirse ona öylece zuhûr ederim." (Hadis)

  • İnsanın zahiri ve batını başka olmamalıdır. İkisi de birbirine uygun olmalıdır.

  • İmânın ne kadar kuvvetlenirse feyz o kadar fazlalaşır.

  • Ey Ademoğlu, ecelin sana çok yaklaştığını bilsen uzun ümitlerini kesmiş olurdun, dünyadan alâkanı keser bir zahit kişi olurdun. Eğer yapmaz isen kabre girerken çok pişman olacaksın. Bütün akraban ve arkadaşların seni tek başına mezara bırakacaklar, orada iyi amelin varsa rahat eder, değil ise perişan olursun

  • Büyük cihada girişmen gerekir! Büyük cihat en büyük düşmanın olan arzularınla (heva) cihattır.

    • Arzu gücü aynı zamanda seni takip eden ve en yakın düşmanındır, O güç içindedir.

    • Allah şöyle buyurur: ‘Ey iman edenleri Sizi takip eden kâfirlerle savaşın’ Senin yanında nefsinden daha kâfir bir şey yoktur.

    • Nefs, her nefeste Allah’ın kendisine göndermiş olduğu nimetleri inkâr eder. Onunla böyle savaştığında, di­ğer düşmanlarla savaşırken ihlas kazanırsın.

  • Soğuk günlerde abdest suyu bütün  abdest organlarına ulaştırman gerekir. Buna mukabil sıcak havalarda ise serin suyu kullanırken ondan haz almaktan sakın.

    • Sıcak havalardan kendinden zevk aldığın için abdest suyunu organlarına bolca dökersin ve ibadet maksadıyla abdesti hakkıyla almış olduğunu zannedersin; halbuki suyu o esnada sıcak havanın yol açtığı harareti ortadan kaldırmak üzere haz alarak yapmışındır.

    • Soğuk havada suyu bütün organlara ulaştırdığında, bu davranış, senin için adet haline gelir. Hz. Peygamber şöyle der: ‘Hayır bir adettir’

    • Sıcak zamanlarda bu niyet sana eşlik etmelidir. Suyu bütün organlara ulaştırırken bu esnada hissettirin maddi zevk ve haz duygusu hakim olursa, bilmelisin ki, haz almak sıcaklık acısını uzaklaştırmak ve ortadan kaldırmakla gerçekleşir. Bu durumda sen acıyı nefsinden uzaklaştırmaya davet etmeksin. Dikkat ediniz! Allah intihar edene cenneti nasıl haram kılmıştır.

  • Bütün yaratılmışlara merhamet etmen gerekir, kim olursa olsun her birine merhamet etmek, vazifendir.

    • Günahkâr olsalar bile onlar Allah’ın kullarıdır; bir kısmı diğerlerinden üstün olsa bile, hepsini Allah yaratmıştır.

    • Hz. Peygamber her güçlükte bir sevap ve ecir bulunduğunu söylemiştir. Bu itibarla taşkınlık hakkındaki bu hadise dikkat etmeli­sin!

    • İsrail oğullarından kötü yola düşmüş bir kadın susuzluktan dilini çıkarmış bir köpeğe rastlamış, kendisi de kuyunun başındaymış. Kadın köpeği görünce, ayakkabısını çıkarmış, suyla doldurmuş ve köpeği su lamış! Allah bu davranışını beğenmiş, köpeğe yaptığı iyilik nedeniyle onu bağışlamıştır.

  • İnsan yalan söylediğinde, yalanın yaydığı kötü koku nedeniyle, melek ondan otuz mil uzaklaşır.

    • Şeytan da Ademoğluna günah işlemeyi emrederken insan günah işlediğinde şeytan Allah’tan korkarak ondan uzak­laşır. Bu manevi kokuları koklamak ve idrak etmek üzere çalışmalısın! Çünkü şeytanın burnunun üzerinde bulunan perdeleri vardır. O perde­ler pis kokuları algılamanı engeller.

    • Kâfir olmakla beraber şeytan, işleri sana göre daha iyi idrak edicidir, öyleyse sen Allah’tan daha çok korkan bir durumda olmasın! Onun günah işleyenden uzaklaşmasını ibretle incelemelisin. Çünkü hükmü ortaya çıkıncaya kadar, Allah korkusu kalbi­ne işlemiştir.

    • Bununla beraber şeytan Allah’tan korkmak ve günahkâr­dan uzaklaşmak özelliğinde yaratıldığı gibi saptırmak özelliğinde yara­tılmıştır.

      • Şeytan -bilgisinin değeri nedeniyle- hiçbir zaman bilgisi nedeniyle cezalandırılmaz. O sadece söylediği hususlarda doğru söyleyen Hakkın âdet çıkartmakla ilgili beyanı nedeniyle cezalandırılır. Hakkın söylediği şudur:

        Kim kötü bir âdet çıkartırsa, onun ve âdete uyanların vebali üzerine kalır. Kıyamet günü şeytan başkaları­nın yüklerini de taşır; çünkü şeytan her kışkırtmanın ardından kendisi tövbe ederken ardından başka bir kışkırtmaya yönelir. Bu durumda şey­tan başkasının ameli (ve ona vesile olması) nedeniyle cezalandırılır. Onun ameli şeytanın vesvesesinden meydana gelmişti.

      • Tövbe etmeyen insan kötü bir âdet başlattığında, hem âdetin günahını, hem onu yerine getirenlerin günahlarını üstlenir. Böyle bir durumda şeytan ondan defa­larca daha iyi haldedir.

  • Hevâyı nefsinize hizmet etmeyin, imanınızı günahlarla söndürmeyin, hesaba çekilmeden nefsinizi muhasebeye çekin, sermayenizi yola çıkmadan hazırlayın.

  • Hicret: Bir mânası da, Allah ve Resulünün, zem ettiği kötü huylardan hicret etmektedir. Yâni, Allah'ın nehyettiği şeyleri bırakmaktır.

  • Ölü tabuta konulup götürülünce, ruhu kuş gibi tabut üzerine biner ve insanlara seslenir:

    • "Ey insanlar, sakının dünya bana yaptığı gibi size de yapmasın. Helâl haram mal topladım ama başkasına bıraktım… Ona helâl, bana ise o malın azabı kaldı. Benim başıma gelen sizin başınıza gelmesin.

  • Hüküm vakte aittir.

Uzun makalelerin okunma oranı gittikçe azaldığı için bu haftalık daha fazla uzatmamak adına, İmam Gazali’nin "Kitabu'l-mevaiz" eserinde geçen bir hadis ile noktalayalım istiyorum. (Bu hadisteki bazı kısımlar Fütuhat-ı Mekkiye’de de geçtiğin için hadisin tamamını ekliyorum):

Allah Teala şöyle buyurur:

Ey Âdemoğlu! Yarının rızkını  (bugün) benden isteme! Nitekim ben de yarının amelini (bugün) senden istemiyorum.

Ey Âdemoğlu! Senin için (çoktan) taksim edip payını ayırdığım rızkını talep etme yolunda (hırs gösterip) yorulma! Senin nasibin olarak ayırdığım her şey -onu tastamam alıncaya kadar- seni arar bulur.

Ey Âdemoğlu! Eğer sen benim sana rızık olarak verdiğim maldan hakkımı çıkarmazsan, fakirlere haklarını vermezsen, onu zorla elinden alan bir zorba sana musallat edilir ve ben ona mukabil sana bir sevap da vermem. 

Ey Âdemoğlu / İnsanoğlu! Elini göğsüne koy (elini, vicdanına koy) kendin için sevdiğini / istediğini başkası için sev / iste!

Ey Âdemoğlu! Cesedin zayıf, lisanın hafif, kalbin cebbardır (zorludur / veya kırıkları onarandır).

Ey Âdemoğlu! Son durağın ölümdür. O halde ölüm gelmeden onun (sonrası) için amel işle / hazırlık yap! 

Ey Âdemoğlu! Senin organlarından hiçbirisini yaratmadım ki, ondan önce rızkını yaratmamış olayım.

Ey Âdemoğlu! Eğer seni dilsiz / lal yaratsaydım dil hasretini çekerdin. Eğer seni sağır yaratsaydım kulak hasretini çekerdin. O halde sana verdiğim nimetlerin kadrini bil ve bana şükret! 

Ey Âdemoğlu! Yalan yere benim adımla yemin etme! Kim benim yalan yere adımla yemin etse, onu cehenneme koyarım.

Ey Âdemoğlu! Rızkımı yediğin zaman bana itaat etmeyi de unutma! 

Ey Âdemoğlu! Şayet dünyayı kullarımdan birine bıraksaydım, onu peygamberlerime bırakırdım. Ta ki, kullarımı bana itaat etmeye ve emrimi yerine getirmeye davet etsinler.

Ey Âdemoğlu! Ölüm sana gelmeden önce kendin için amel / hazırlık yap! Yaptığın hatalar (şu anda görülmediğinden) seni aldatmasın. Zira geride iz bırakırlar. Hayat ve tul-i emel seni tövbe etmekten alıkoymasın. Sonra ertelediğin için -pişmanlığın fayda verdiği bir günde- mutlaka pişman olursun.

Ey Âdemoğlu! Rahmetime kavuşmak istiyorsan, bana itaat edeceksin. Azabımdan kurtulmak istiyorsan, bana isyan etmekten sakınacaksın.

Ey Âdemoğlu! Ben az bir amelinle senden razı olduğum halde, sen verdiğim bol rızka da razı değilsin.

Ey Âdemoğlu! Mal kazanmaya çalışırken hesabını unutma!

Yemeğe oturduğun zaman aç olanları hatırla!

Eğer nefsin, gücün yettiği zayıf bir kimseye haksızlık etmeye davet ederse, Allah’ın da sana gücünün yettiğini unutma, o dilediği an kudretini sana musallat edebilir.

Eğer başına bir bela gelirse, “La havle ve la kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm / İhtiyaçları gideren ve zararları yok eden yalnız yüce ve güçlü olan Allah'tır.” duasından yardım al! Hasta olduğun zaman, sadaka vererek tedavi ol!

Bir musibet sana dokunduğu zaman “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” de!’’

Evet, her madde için ayrı ayrı makale yazacak kadar inşirah veren muazzam nefesler var. Rabbim, tefekkür edip ders alan ve amel eden kullarından eylesin.


Unsplash

Stresinizi Nasıl Yeniden Düzenler ve Enerjinizi Nasıl Geri Kazanırsınız?

Makale, bir stres hormonu olan kortizonun insan sağlığı ve refahı üzerindeki etkisini inceliyor. Vücudun stres tepkisinin, evrimsel olarak avantajlı olmasına rağmen, modern yaşamda kronik aktivasyon nedeniyle nasıl sorunlu hale gelebileceğini açıklıyor. Metin, kortizol salınımının fizyolojik mekanizmalarını, vücut üzerindeki etkilerini ve uzun süreli yükselmesinin potansiyel sonuçlarını derinlemesine ele alıyor. Son olarak, kortizol seviyelerini yönetmek ve stresle daha sağlıklı bir ilişki geliştirmek için pratik stratejiler sunuyor.

Ana Noktalar

Kortizol ve Stres Tepkisi

  • Kortizol, atalarımızın tehditlere karşı hayatta kalmasına yardımcı olan sofistike bir kimyasal mesajcıdır.

  • Vücudun stres tepkisi, beyin bir tehdit algıladığında tetiklenir ve HPA ekseni aktive olur.

  • Kortizol, akut stres sırasında enerji salınımı ve gelişmiş beyin sinyalizasyonu dahil olmak üzere hayati işlevler görür.

  • Stres tepkisi, kısa süreli zorluklara yönelik tasarlanmıştır, uzun süreli aktivasyon için değil.

Modern Stres ve Sonuçları

  • Günümüz ortamı, bu evrimsel avantajı potansiyel bir soruna dönüştürmüştür.

  • Kronik kortizol yükselmesi, hafıza bozukluğu ve bağışıklık sisteminin baskılanması dahil çeşitli sağlık sorunlarıyla ilişkilidir.

  • Toksik üretkenlik ve bilgi bombardımanı gibi modern yaşam stres faktörleri, sürekli kortizol aktivasyonuna yol açabilir.

  • Uzun süreli kortizol yükselmesi, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığı etkileyen ciddi biyolojik sonuçlara neden olabilir.

Kortizol Düzenleme Stratejileri

  • Kortizol tepkisi, bilinçli uygulamalarla düzenlenebilir.

  • Bilişsel yeniden değerlendirme: Stres hakkında düşünme şeklinizi değiştirmek, fizyolojik etkisini değiştirebilir.

  • Stratejik iyileşme: Kısa molalarla odaklanmış bloklar halinde çalışmak, kortizol seviyelerini yönetmeye yardımcı olur.

  • Fiziksel aktivite: Orta düzeyde, tutarlı egzersiz kortizol düzenlemesine yardımcı olabilir; ritmik aktiviteler özellikle etkilidir.

Stresle Daha Sağlıklı Bir İlişki Geliştirme

  • Amaç stresi tamamen ortadan kaldırmak değil, kortizol seviyelerini etkili bir şekilde yönetmektir.

  • Farklı stratejilerle kişisel deney yapmak, en iyi sonucu veren yöntemi bulmak için önemlidir.

  • Vücutlarımız stres yönetimi konusunda olağanüstü bir uyum yeteneğine sahiptir.

  • Günlük alışkanlıklar ve düşünce kalıpları, kortizol tepki sistemimizi yeniden şekillendirebilir.


Tecavüze Uğrayan Binlerce Alman Kadınının Yaşadıkları

2. Dünya savaşında Yahudi soykırımı dışında pek gündeme gelmeyen bir konudur bu mesele.

Video, II. Dünya Savaşı'nın sonunda Amerikan ve Rus askerlerin Yüzbinlerce Alman kadınına uyguladığı sistematik tecavüzleri anlatıyor. Bu dönemde yaşanan toplu tecavüzler, ailelerin parçalanması ve kadınların maruz kaldığı travmaların etkileri vurgulanıyor. Birçok kişinin ilk kez duyacağı bir katliam. Video’da tarih boyunca bu olayların üzerinin örtülmesi ve kurbanların yaşadığı acılar gözler önüne seriliyor.

Kısa bir özet:

  • ‘‘Yıkımın ortasında, binlerce Alman kadın kitlesel tecavüzler ve işkence gibi iğrenç eylemlerden mağdur oldu.

  • Hitler, sığıntı ve çaresiz bir şekilde sığınağında, Eva Braun ile evlenmeden önce intihar etmeden önce halefini atadı.

  • Savaş sonrası Almanya, müttefikler tarafından kontrol edilen dört bölgeye ayrıldı: Sovyetler, Amerikalılar, Britanyalılar ve Fransızlar.

  • Savaş sonrası Almanya, merkezi yönetim kaybı ve altyapı yıkımı nedeniyle büyük bir kaos içine girdi.

  • Gıda ve temel ihtiyaçlar azalmış, halk açlık ve sosyal düzensizlikle mücadele etmek zorunda kalmıştır.

  • Nazi işgali sırasında milyonlarca Sovyet vatandaşı açlık ve hastalıktan öldü.

  • Sovyet propagandası, savaşta kolektif acıyı intikama dönüştürerek tüm Almanları hedef gösterdi.

  • Prusya'da, Sovyet ilerleyişi sırasında siviller sistematik tecavüzlere maruz kaldı ve birçok trajik olay yaşandı.

  • Stalin'in kayıtsızlığı, bu zalimliklerin kontrolsüz bir şekilde gerçekleşmesine izin veren bir cezasızlık kültürünü besledi.

  • Tarihsel araştırmalar, 1942'den 1945'e kadar Amerikan askerleri tarafından belgelenmiş 1,140 tecavüz vakası ortaya koymaktadır.

  • ABD ve Rus askerleri savaş stresinden kurtulmak için Alman kadınlarına tecavüzü bir alışkanlık haline getirdi.

  • Kadınlar sistematik olarak evlerinden çıkarıldı ve ailelerinin önünde tecavüz edildi.

  • Bu zulümler, kadınların sağlığını ve toplulukları etkileyen derin, kalıcı travmalar ve fiziksel yaralanmalara neden oldu.

  • Berlin'deki tıbbi kaynak eksikliği, yetersiz sağlık hizmetleri tarafından kötüleştirilen pelvik kırıklar ve Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar (CYBE) gibi ciddi tedavi edilmemiş durumlara yol açtı.

  • Amerikan ve Rus askerlere maruz kalan kadınlar, utanç ve değersizlik hissiyle başa çıkamayarak intiharı seçti.

  • 1945'te tahmini 10,000 Berlinli kadın intihar etti; gerçek sayının daha yüksek olduğu düşünülüyor.

  • Tecavüze uğrayıp hayatta kalan kadınlar toplumda küçümseme ve şüpheyle karşılaştılar.

  • Birçok kadın ailesi tarafından reddedildi, savaştaki deneyimleri nedeniyle lekelenmiş olarak görüldü.

  • İşlenmemiş acının kalıcı etkileri, bir sonraki nesilde meydana gelir ve otorite figürlerine karşı kaygı ve mantıksız korkulara yol açar.

  • Berlin'de eski bir okul binasında kurulan geçici bir yetimhanede 200'den fazla terk edilmiş bebek bulunuyordu. Birçok umutsuz anne savaş sonrası kaos ortamında onları yetiştirmenin imkansız olduğunu düşünerek çocuklarını buraya bıraktı. Bu tesise atanan bir sosyal hizmet görevlisi, bu masum çocuklara nasıl sistematik olarak sosyal dışlanmış muamelesi yapıldığını acı bir şekilde anlattı.

    • Tecavüze uğramış kadınların çocukları oldukları için kimse onları yakınında istemiyordu. Diğer anneler onlara yaşayan bir lanet, unutmayı tercih ettikleri ulusal bir aşağılanmanın sürekli bir hatırlatıcısı olarak bakıyordu.

Unsplash

"Deccal’in Ateşinde Yanmayı Tercih Eden Talihliler…’’

Hz. Huzeyfe (ra) anlatıyor:

“Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

“Deccal çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur; halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim o güne ererse, halkın ateş olarak gördüğüne düş(meyi kabul et)sin. Çünkü o, tatlı soğuk sudur.” (Buhârî, Fiten 26, Enbiya 50; Müslim, Fiten 105; Ebu Davud, Melahim 14)

HADİS, Deccal’le ilgili haberlerin sembol ve teşbih ifade ettiğini, değerlendirmelerin izafî olduğunu anlamada daha açıktır. Çünkü, Deccal beraberinde ateş getirecek. Fakat bunun ateş olması beşerî bir değerlendirmedir; insanlara göre ateştir, İlahî ölçülere göre ise o ateş değil, tatlı sudur. Resulullah’ı dinleyen mü’minlerin o ateşi tercih etmesi gerekir. Çünkü insanlar nazarında tatlı olan “su”yu ise, Allah nazarında ateştir.

Bu, Deccal’in, İslam tarafından reddedilen, nefisperestlerin hoşuna giden her çeşit sefahat, israfat, malayaniyat ve muharremat ve Allah’a isyanları tatbikata koyup, insanları buna zorla sevketmeye çalışacağının, uymayanların onun kahrına uğrayıp “ateş”ine atılacağının ifadesidir.

ATEŞİ İSE, insanların diri diri yakıldığı fırınlar, idamlar, hapishaneler, işten, aştan olmalar, aziller, tahkirler vs.’dir. Ama dini için, Allah rızası için bunlara katlanıp Deccal’in “tatlı suyu”na yani ikram, taltif ve terfiine, vereceği mevki, makam ve ünvana iltifat ve itibar etmeyenler, o dünya ateşinde yansalar da uhrevî ebedî lütfa, İlahî ikrama mazhar olacaklardır.

Bu sebeple Resûl-i Ekrem o devre erecek Müslümanlara Deccal’in ateşinde yanmayı tercih etmelerini irşad buyurmaktadır.

(İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte)


“Günlerimizi nasıl geçirdiğimiz, elbette hayatımızı nasıl geçirdiğimiz anlamına gelir.”
— Annie Dillard

Unsplash

Onay Aramak Neden Potansiyelinizi Öldürüyor

Yazar, başkalarının onayına bağımlı olmanın kişileri kaygı ve düşük performans döngüsüne sokabileceğine dikkat çekiyor.

Yazı, sanatçıların kendilerine olan inancından ilham alıyor ve dış onay bağımlılığından kurtulmak için beş pratik strateji öneriyor. Kişinin kendi değerlerine göre yaşamasının ve başkalarının görüşlerinden ziyade kişisel gelişime odaklanmanın önemini vurguluyor.

Dış Onay Arayışının Tehlikeleri

  • Başkalarının onayını aramak, kişinin öz-değerini başkalarının görüşlerine bağımlı hale getiren psikolojik bir tuzak oluşturabilir.

  • Dış onay arayışı, zamanla kaygı ve performans düşüklüğü ile ilişkilendirilmektedir.

  • Bu durum, özerklik, ilişkisellik ve yetkinlik gibi psikolojik ihtiyaçları zayıflatır.

Sanatçılardan Alınacak Dersler

  • Sanatçılar genellikle zorluklara rağmen yeteneklerine güçlü bir inanç gösterirler.

  • Igor Stravinsky ve Frida Kahlo gibi başarılı sanatçılar, reddedilme ve onaylanmama durumlarına rağmen ilerlemişlerdir.

  • Şüphe ve reddedilmeye rağmen devam edebilme becerisi, herkesin geliştirebileceği bir yetenektir.

Dış Onayın Psikolojisi

  • Öz-belirleme teorisi, psikolojik iyi oluş için özerklik, ilişkisellik ve yetkinliğin önemini vurgular.

  • Dışsal motivasyonla beslenen takıntılı tutku, dengesiz bir benlik algısı yaratabilir.

  • Onay arama alışkanlık döngüleri oluşabilir ve dış onay arayışı döngüsünü pekiştirebilir.

Öz-Doğrulama Geliştirme Stratejileri

  • Kişisel değerleri belirlemek ve onlara göre yaşamak.

  • Dış onay arama kalıplarını tanımak.

  • Dış onayı öz-doğrulama teknikleriyle değiştirmek.

  • Başkalarının onayından ziyade kişisel ilgi alanlarına odaklanmak.

  • Sonuçlardan çok girdi ve süreç hedeflerine vurgu yapmak.

Öz-Doğrulamanın Faydaları

  • Kişinin kendi koşullarına göre yaşaması daha büyük özgürlük ve özgüven sağlar.

  • İç doğrulamaya odaklanmak, kişisel gelişim ve özgünlükle uyumludur.

  • Öz-doğrulama daha iyi performans ve psikolojik iyi oluşa yol açabilir.

Unsplash

Sağ Tarafa Yatmak…

Makale, uyku pozisyonları ve bunların kalp ve beyin sağlığı üzerindeki etkileri, yaşlanma ve sosyal izolasyon, beslenme tavsiyeleri ve daha iyi uyku için stratejiler gibi çeşitli sağlık ve yaşam tarzı konularını kapsamaktadır.

  • ‘‘Sol tarafa yatarak uyumak, yerçekimi etkileri nedeniyle kalp fonksiyonunu etkileyebilir

  • Sağ tarafa yatarak uyumak, kalbin konumlandırılması için genellikle daha iyidir

  • Uyku pozisyonu beyin toksinlerinin temizlenmesini etkiler; yan yatmak sırt üstü yatmaktan daha iyidir

  • Beyin sağlığı için sağ tarafa yatmak, sol tarafa yatmaktan daha tercih edilebilir

Uyku İyileştirme İpuçları

  • Hafta sonları da dahil olmak üzere tutarlı bir uyku programı sürdürün

  • Sabahları parlak ışığa maruz kalın

  • Günün geç saatlerinde kafein almaktan kaçının

  • Öğle uykularını 30 dakika ile sınırlayın ve öğleden sonra erken saatlerde yapın

  • Düzenli egzersiz yapın ancak yatma zamanına çok yakın yapmayın

  • Rahatlatıcı bir yatma rutini oluşturun

  • Uyku ortamınızı optimize edin (serin sıcaklık, karanlık)

Mide Rahatsızlıklarından Kurtulma

  • Dinlenme ve uygun hidrasyon çok önemlidir

  • Önerilen içecekler arasında nane çayı, zencefil çayı ve et suyu bulunur

  • Süt ürünleri, kafein ve yağlı yiyeceklerden kaçının

  • Elma sirkesi hafif bir çare olarak yardımcı olabilir

Avrupa’nın Sonu Mu?

Avrupa'nın ekonomik düşüşü, iş gücü verimliliği ve yapısal reform eksiklikleriyle derinleşirken, Amerika'nın finansal üstünlüğü ve küresel etkisi daha da belirginleşiyor; bu durum Avrupa'nın gelecekteki toparlanma şansını zora sokuyor.

Video, Avrupa'nın mevcut durumu ve geleceği üzerine önemli noktalara değiniyor.

Kısa bir özet:

  • Avrupa'nın karşılaştığı temel sorunlar arasında iş gücü verimliliğinin azalması yer alıyor.

  • Teknoloji odaklı üretkenlikte ABD ve Çin önde gidiyor.

  • Çin'in Avrupa'ya kıyasla otomobil üretimindeki payının artması endişe verici.

  • Avrupa'nın gayri safi yurt içi hasası, Amerika ile kıyaslandığında düşüş gösteriyor.

  • Büyüme farkının iş gücü verimliliği farkından kaynaklandığı belirtiliyor.

  • Avrupa'yı tek bir ülke haline getirmek için çalışıyorlar ama olmuyor.

  • 2030 yılına kadar AB'de dizel ve benzinli otomobil üretimi yasaklanacak.

  • Finansal kaynakların yetersizliği, Avrupa'daki girişimlerin zayıflamasına neden oluyor.

  • Girişim sermayesi, şirketlere yatırım yaparak büyümelerini sağlıyor; ancak Avrupa'da bu kaynaklar sınırlı.

  • Avrupa şirketlerinde inovasyon ve adaptasyon ihtiyacı var.

  • Avrupa Birliği'nin kendisine yönelik şüphecilik arttı.

  • Avrupa hükümetleri kemer sıkma ile harcamaları artırma arasında tartışıyor.

  • Amerikan kültürü finansal başarıya ve girişimciliğe önem verir.

  • Fransa'daki sergilerde ticari reklamlardan ziyade sanat ön planda tutuluyor.

  • Amerika ile Avrupa arasındaki girişim sermayesi oranı, Avrupa'nın aleyhine büyük bir fark gösteriyor.

  • Amerikan toplumunda kapitalizm, Batı değerlerinin aksine merkezi bir konumdadır.

  • Fransa'nın akademik ve kültürel alandaki etkisinin azaldı.

  • Paris bir zamanlar kültürün başkenti olarak görülürdü ancak bu algın artık değişiyor.

  • Fransa sosyoloji ve felsefe gibi alanlarda eski gücünü kaybetti.

  • Avrupa'nın karşılaştığı sorunların çözülmesi zor; özellikle enerji ve kamu harcamaları gibi yapısal reformlar gerekmektedir.

  • Avrupa'nın içinde bulunduğu döngü, refah döneminin sona erip zor zamanların geleceğini işaret ediyor.

  • Doğum oranlarının en yüksek olduğu yerlerin göçmen nüfusun fazla olduğu ülkeler.

  • Dünya nüfusunun sürekli artıp artmayacağı sorgulanırken, bir limitin olabileceği düşünülüyor.


Unsplash

Sabah İçin Bir Strateji: Dua

Birçok arkadaşımız gün içinde kıldığı namazlardan sonra genellikle dua etme fırsatı bulamıyoru. Ki, bu malum ciddi bir tehlike ve dünyevileşmeye yol açabiliyor. Bazı arkadaşlar ise gün içinde duanın hiç olmamasından ise, en azından sabah namazından sonra düzenli olarak 5-10 dakika dahi olsa duaya devam ediyorlar. Çok faydasını gören kardeşlerde oldu, oluyor. Mümkün oldukça hergün Cevşenden birkaç sayfa, Yakaran Gönüllerde 1-2 sayfa ve Celcelutiye’den de birkaç beyit ya da kendi hazırladığımız 30-40 dua da olabilir.. Hiç değil bu kadarını okumak için azmetmekte fayda var.

Aşağıdaki hadiste de yine Allah Resulü sav’in sabah namazı sonrası yaptığı bir dua olduğu için eklemek istedim. Rabbim kabul etsin.

‘‘Ebû Berze radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sabah namazını kılınca, ashâbı duyacak şekilde sesini yükselterek, Üç kere şöyle duâ etti:

Allàhümme aslih lî dînillezî cealtehû ısmete emrî. Allàhümme aslih lî dünyâyelletî cealte fîhâ maâşî

“Allahım! Bütün işlerimin koruyucusu kıldığın dinim konusunda hataya düşmekten beni koru. Allahım! Yaşamamı sağladığın şu dünyadaki işlerimin yolunda gitmesini sağla.”

Üç kere şöyle duâ etti: Allàhümme aslih lî âhiratilletî cealte ileyhâ merciî

“Allahım! Beni tekrar döndüreceğin âhiretimi kazanmama yardım et.”

Üç kere şöyle dedi:

Allàhümme innî eûzü birızâke min sahatıke. Allàhümme innî eûzü bike minke

“Allahım! Senin gazabından rızâna sığınırım. Allahım! Ben senden yine sana sığınırım.”

Sonra şöyle duâ etti: Allàhümme lâ mânia limâ a‘tayte, velâ mu‘tıye limâ mena‘te, velâ yenfau zelceddi minkel ceddü.

“Allahım! Senin verdiğine engel olacak, vermediğini de verecek bir kimse yoktur. Senin lütfun olmadan hiçbir zengine serveti fayda vermez.”


Unsplash

“Ben Multitasking’im, İkisini Birden Yapabiliyorum.”

Eğitimci Met güncel bir problemi tekrar hatırlatmış. Şöyle diyor;

Geçenlerde bir arkadaşımla telefonda konuşuyordum. Ses tonundan belli ki başka bir şey ile meşgul. Klavye tuşlarının sesleri kulağımda. Sordum: “Beni dinle, başka bir işle uğraşma.”

Cevap hazırdı: “Ben multitasking’im. İkisini birden yapabiliyorum.”

Ben de “Sen özel bir azınlıktasın, dünya nüfusunun sadece yüzde 1’lik kesimi multitaskingmiş,” dedim, sarkastik bir tonla.

******
Günümüzde multitasking denilen şey, aslında görevler arasında hızlıca gidip gelmektir. Beyin iki bilinçli işi aynı anda yapamaz. Sadece hızla geçiş yapar ve her geçişte odak dağılır, anlam kaybolur, ilişki zarar görür. Kahneman’ın tariflediği beynimizdeki Sistem 2’si aynı anda verimli çalışmıyor yani.

Toplantılarda “bir yandan e-maillere bakıyorum ama sizi dinliyorum” diyerek…
Telefon görüşmelerinde “kulaklığımda seni dinliyorum, ama bir yandan sunumu bitiriyorum” diyerek…
Yüz yüze iletişimde “bir gözüm sende, bir gözüm whats up da” diyerek…

Modern multitasking, bir beceri değil; bir dikkat dağınıklığıdır.

Stanford Üniversitesi’nden Prof. Clifford Nass’ın yaptığı bir araştırma var:
“Multitasking’de iyi olduklarını düşünenler, aslında en kötü performansı gösteriyor.”
Nass, bu kişilerin dikkat filtreleme becerilerinin zayıf olduğunu ve hataya açık olduklarını ortaya koydu. Yani multitasking belki de zihin bulanıklığın bir göstergesidir.

Bilişsel psikologlar, “gerçek eşzamanlılık” diye bir şeyin ancak biri otomatik, diğeri bilinçli olduğunda mümkün olabileceğini söylüyor. Örneğin yürürken düşünmek, müzik dinlerken bulaşık yıkamak gibi.

Peki neden hâlâ bu kadar çok kişi kendini “multitasker” sanıyor?

Çünkü hızla kaliteyi karıştırıyoruz, tıpkı günümüzde niceliğin niteliğe baskın olması gibi. Oysa hız yüzeysellikle yakın akrabadır.

Ayrıca Gerçek multitasking yeteneği ile zekâ (özellikle IQ) arasında güçlü bir korelasyon yok.
Beyninizin bilgi geçişlerinde hızlı olması, onun derin düşünebildiği anlamına gelmez. Üstelik bazı araştırmalar, yüksek IQ’lu bireylerin multitasking’de daha zayıf olabildiğini gösteriyor. Çünkü bu insanlar tek işe tam odaklanma eğilimindeler.

Kısacası multitasking hayran olunası bir üstünlük değil, sadece bir bilişsel profil çeşididir. Aynı kişi uzun vadeli problem çözümünde veya yaratıcı düşünmede daha zayıf olabilir. Kısacası, bu da bir tür “kas grubu” gibidir: Biri sprint atar, biri maraton koşar.

Bunu mükemmel anlatan bir roman karakteri var:
Don DeLillo’nun White Noise romanındaki karakterlerden biri, sürekli olarak televizyon sesleri, reklamlar, sesli kitaplar ve insan konuşmalarıyla çevrilidir. Her şeyi bir arada dinler, her bilgiye açık olduğunu sanır. Ama bir noktadan sonra hiçbir şeyi tam anlamadığını, yalnızca seslerin oluşturduğu bir kakofoni içinde yaşadığını fark eder.
İşte modern multitasking’in özeti de budur: Her şey kulağımızda ama hiçbir şey zihnimizde ve kalbimizde değildir.’’

Unsplash

Yapay Zeka İpuçlarını Okumada insanları Geçemiyor

Johns Hopkins Üniversitesi'nden araştırmacıların yaptığı yeni bir çalışma, yapay zeka (YZ) modellerinin, gelişmiş yeteneklerine rağmen, gerçek dünya ortamlarındaki insan sosyal etkileşimlerini doğru bir şekilde yorumlamakta hala zorlandığını ortaya koyuyor.

Çalışma, insanların kısa video kliplerindeki sosyal etkileşimleri analiz etme yeteneğini 350'den fazla YZ modeliyle karşılaştırdı ve insanlar yorumlarında fikir birliği gösterirken, YZ modellerinin benzer bir anlaşma gösteremediğini buldu.

Kısa özet:

  • İnsan gözlemciler, sosyal etkileşimlerin yorumlanmasında fikir birliği gösterirken, YZ modelleri, türleri veya eğitim verileri ne olursa olsun, video kliplerini doğru bir şekilde yorumlamakta zorlandı.

  • Dil modelleri, görüntü ve video modellerinden daha iyi performans gösterdi, muhtemelen açıklayıcı altyazıları analiz etmeleri nedeniyle.

  • Araştırma, YZ model geliştirmede sosyal etkileşimlerle ilgili potansiyel bir kör noktayı vurguluyor.

  • Bulgular, YZ destekli sürücüsüz arabalar ve robotlar için önemli çıkarımlar taşıyor.

  • Çalışma, sinirbilim, bilişsel bilim ve YZ'nin gerçek dünya ortamlarında entegre edilmesinin önemini vurguluyor.

  • YZ yetenekleri ile insan benzeri sosyal anlayış arasındaki boşluğu kapatmak için daha fazla araştırma gerekiyor.

Unsplash

Beyinleri Kopyalayıp Satıyorlar!

ABD’den Üç Senatör FTC'yi Uyardı: Nöroteknoloji Denetlensin!

Üç Demokrat senatör, beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) teknolojilerinin sinirsel verilerimizi toplama ve potansiyel olarak satma becerisi konusunda uyarıda bulundu.

ABD’li üç Senatör (Cantwell, Schumer, Markey), Federal Ticaret Komisyonu'nu (FTC) acil göreve çağırdı.

Gerekçeleri ise şöyle;

* Tıbbi Cihazlar (örn. Neuralink): Sıkı sağlık ve veri kurallarına (FDA, HIPAA vb.) tabi.
* Tüketici Cihazları (Meditasyon bandı vb.): Çoğunlukla denetimsiz, yasal boşluk büyük.
* Toplanan Veri: Duygusal durum, düşünce/bilişsel kalıplar gibi en mahrem nöral bilgiler.
* Onay & Şeffaflık: Veriye ne olacağı belirsiz, kullanıcı onayı/bilgilendirmesi genellikle yetersiz veya muğlak.

Dikkat çektikleri riskler:

* İşe alım, sigorta gibi alanlarda ayrımcılık.
* Reklam veya politik yönlendirme gibi davranışsal manipülasyon.
* Bilişsel gözetim veya "zihin okuma" imaları.
* Mahremiyetin kökten ihlali.

Senatörlerin Talepleri Net:

* FTC bu şirketleri derhal soruştursun.
* Nöral veri için net kurallar (toplama, kullanma, paylaşma) konsun.
* Şirket politikalarında tam şeffaflık sağlansın.
* Bu ultra hassas veriler için güçlü yasal koruma oluşturulsun.

Diğr yandan Neurorights Vakfı İcra Direktörü Stephen Damianos, HIPAA'nın özellikle "bilgilendirilmiş onam" gereklilikleri açısından mevcut nöroteknolojilere tam olarak yetişememiş olabileceğini söyledi.


Unsplash

Psikoloji İçin Yeni Bir Paradigma

Geçtiğimiz hafta paylaşılan bir psikiyatri videosuna gelen yorumlar, uzun zamandır içimizde biriken bir soruyu yeniden gündeme taşıdı:

Gerçek şifa nerede başlıyor, nerede bitiyor?

Tıp ve psikoloji alanları, bir zamanlar sadece “iyileştirme” odaklıyken, günümüzde çoğu zaman ticari kaygılarla yönlendirilen dev sektörlere dönüşmüş durumda. Ne yazık ki bu durum, bireyin öz şifasına ulaşma yolculuğunu daha da zorlaştırıyor.

Pandemi döneminde bazı doktorlar ve uzmanlar ezberleri sorgulamaya başladı; bilimsel cesaret yükseldi. Fakat geçim sıkıntısı, sistemin baskısı ve konfor alanına dönüş çabası, bu sorgulayıcı ruhun sürdürülebilir olmasını engelledi. Çoğu kişi, yeniden eski alışkanlıklara döndü.

Aynı durum psikoloji için de geçerli. Kendi bedenini ve zihnini tanımayan, sağlıklı yaşam alışkanlıkları konusunda bilinçli olmayan (Sabah kahvaltısını 4-5 çeşit yapan, akşam yemeğinde ayçiçek yağlı yemek yeyip cola içen, gün içinde 3-4 bardak kahve içen veya yediği peynirin mayasını vs. sorgulamayan) bir uzmanın, başkasına şifa sunması ne kadar mümkün? Ya da kendisinin şifalı olması ne kadar gerçekçi? Psikoloji teoloji ile çözülmez. Ya da adına psikoloji demeyip farklı bir kavram bulmaları gerekiyor.

Şifa; yalnızca konuşmakla, reçete yazmakla değil, bütüncül bir farkındalıkla mümkün olabilir.

Nitekim yorumlara baktığımızda, terapi süreçlerinden geçen birçok insanın tatmin olmadığını, gerçek bir ilerleme yaşamadığını görüyoruz. (Konuya dair aile yıkan ibretlik örnekler anlatmak mümkün ama konu herkesçe malum.)

Evet soru basit:

“Gerçek şifa dışarıdan mı gelir, yoksa içeriden mi başlar?”

Bu yorumları yapma nedenim o paylaşımdan sonra bu makalenin tevafuk etmesi oldu.

Makale, "The Mind in the Wheel" kitabında önerilen yeni bir psikoloji yaklaşımını tartışıyor. Ve psikolojideki duraklamadan bahsediyor ve değişim için çağrıda bulunuyor.

Yazar, sibernetik psikoloji kavramı üzerinden, zihni kontrol sistemlerinden oluşan bir yapı olarak görüyor. Üç tür araştırma tanımlıyor: bilim, naif araştırma ve izlenimci araştırma.

Kısa özet:

  • Mevcut psikoloji genellikle önemli ilerlemeye yol açmayabilecek naif ve izlenimci araştırmalarla uğraşıyor.

  • Alan, tanımlanmış birimler ve kurallarla net bir paradigmadan yoksun.

  • Yeni metod ise, ‘zihin, farklı ihtiyaçları yöneten birden çok kontrol sistemi içerir’ diyor.

  • Duygular, kontrol sistemlerinden gelen hata sinyalleridir.

  • Mutluluk, duygu değil, hataların düzeltilmesinin sonucudur.

  • Kişilik, kontrol sistemlerinin ayar noktaları ve hassasiyetlerindeki farklılıklarla açıklanır.

Sibernetik Yaklaşımın Avantajları

  • Kişilik ve psikopatolojiyi incelemek için sistematik bir yol sağlar.

  • İnsan davranışının test edilebilir modellerini oluşturma potansiyeli sunar.

  • Psikolojinin görünüşte ilgisiz yönlerini birbirine bağlar.

Eleştiriler ve Sınırlamalar

  • Yazar, sibernetik modelin potansiyel kusurlarını kabul ediyor.

  • Zihnin bazı yönleri kontrol sistemleri ile açıklanamayabilir.

Çürütülebilir Paradigmaların Önemi

  • Yazar, psikolojide cesur, çürütülebilir teorilere ihtiyaç olduğunu savunuyor.

  • Mevcut psikolojik araştırmalar genellikle bu nitelikten yoksun.

  • Çürütülebilir paradigmalar, yanlış olduğu kanıtlansa bile önemli ilerlemeye yol açabilir.


180 Gün Boyunca Yerin 134 Metre Altında…

''1972 yılında Fransız bilim insanı Michel Siffre, akıl sağlığını riske atmayı göze aldı. !

Tam 180 gün boyunca tamamen izole bir ortamda yaşadı; yerin 134 metre altındaki bir mağaranın derinliklerinde:

•Saat yok
•Güneş ışığı yok
•İnsan teması yok

Keşfettiği şey, bugün bile bilim dünyasını şaşırtmaya devam ediyor: 🧵

Michel Siffre sadece bir deney yapmıyordu.

Zaman, gerçeklik ve insan olmanın ne anlama geldiğine dair anlayışımızı sorguluyordu.

Birisi aylarca zaman duygusundan tamamen koparıldığında ne olur?

Bulduğu şey şaşırtıcıydı.

Siffre, temel olarak ihtiyaç duyduğumuz tüm konforları geride bırakarak Teksas'taki bir mağaraya indi:

Sadece bedeninin iç ritminin rehberliğinde yaşıyordu; hiçbir dış ipucu yoktu, sadece karanlık vardı.

İlk başlarda, faaliyetleri kayıt altına alarak zamanı takip ediyordu.

Ama yavaş yavaş garip bir şeyler olmaya başladı…

Güneşin doğuşunu ya da rutinini göremeyince iç saati kaymaya başladı.

Zaman duygusu… yok olmuştu.

24 saatlik düzenli ritmi kaybolmuştu.

Bunun yerine, vücudu tuhaf bir yeni döngüye girdi:

• Yaklaşık 36 saat uyanık
• Ardından 12 saatlik derin uyku

Bu bir hata değildi, bir dönüm noktasıydı.

Görünen o ki, doğal olarak 24 saatlik bir güne göre programlanmamışız.

Bunu bir düşünün:

İnsan vücudu saatlerden ve gün ışığından kurtulduğunda daha uzun bir iç ritme geçer.

Biyolojimizle çelişen bir sistemle yaşıyoruz.

Bu neden herkes tarafından bilinmiyor?

Siffre'nin bulguları güçlü soruları gündeme getirdi:

• 24 saatlik döngümüz insan yapımı mı?
• Doğal ritmimizi takip edersek ne olur?
• Refahımız gerçekten iyileşebilir mi?

İşte bu deneyin zaman hakkında bildiğimizi düşündüğümüz şeyleri yeniden şekillendirdiği 5 yol ⏳

Neden 1: Verimlilik patlayabilir.

Siffre'nin deseni daha uzun odaklanma sürelerini ve ardından daha derin dinlenmeleri ortaya çıkardı.

Bu, yoğun döngülerde daha iyi çalışabileceğimizi, 9'dan 5'e rutinlerde çalışmayacağımızı gösteriyor.

Neden 2: Uyku kaliteniz değişebilir.

Uyku problemi mi yaşıyorsunuz?

Belki de sen değilsin.

Belki de vücudumuz daha uzun, kesintisiz bir dinlenmeye ihtiyaç duyuyordur; 24 saatlik bir dünyada bunu elde edemiyoruz.

Her gece doğal ritmimize karşı savaşıyor olabiliriz.

Neden 3: Ruh sağlığı iyileşebilir.

Vücudunuzla senkronize olmadan yaşamak streslidir.

Kaygı, tükenmişlik, depresyon... Bunlar yalnızca psikolojik olmayabilir.

Bunlar, doğal olmayan bir programa karşı biyolojik tepkiler olabilir.

Neden 4: Zaman mutlak değildir.

Siffre'nin araştırması, zamanın düşündüğümüzden daha akışkan olduğunu kanıtlıyor.

Çevremize ve zihniyetimize göre ona dair deneyimimiz değişir.

Saatin kölesi olmayabiliriz; ta ki biz öyle seçmeyene kadar.

Sebep 5: Toplum farklı şekilde inşa edilebilirdi.

• Çalışma saatleri
• Okul ders programları
• Hafta sonlarının fikri

Bunların hepsi insan doğasını yansıtmayan 24 saatlik bir döngü etrafında yapılandırılmıştır.

Peki ya toplumu 48 saatlik bir ritim etrafında yeniden inşa edersek?

Peki siz neden bunu daha önce duymadınız?

Çünkü sisteme meydan okuyor:

• Ekonomi katı programlara göre işliyor
• Zamanı ölçme biçimimizi değiştirmek endüstrileri bozar
• Zaman tutma konusunda inşa ettiğimiz her şeyi sorguluyor

Ama bu sadece ilginç bir deney değil.

Daha derin bir şeye açılan bir kapı.

Michel Siffre sadece zamanı test etmedi; aynı zamanda zamansız yaşadığımızda ne hale geldiğimizi de keşfetti.

Soru şu: Bunu benimsemeye hazır mıyız?

Potansiyel çok büyük:

• Daha anlamlı çalışma oturumları
• Daha iyi uyku
• Daha az stres ve kaygı
• Doğal ritimlerle uyumlu bir yaşam

Bu, çalışma, dinlenme ve bağlantı kurma biçimimizi yeniden şekillendirebilir.

Ama daha derin bir katman var…

Siffre'nin mağara deneyimi bizi şu soruyu sormaya zorluyor:

Biyolojimize aykırı bir şekilde yaşamaya mı eğitildik?

Rahatlık, verimlilik ve modası geçmiş rutinler uğruna sağlığımızı mı feda ediyoruz?

Kontrolü tekrar ele geçirseydik hayat nasıl olurdu?

Şunu hayal edin:

• Doğal olarak uyanmak - alarma değil
• Yaratıcılığın zirve yaptığı zamanlarda çalışmak - sabit saatlerde değil
• Vücudunuzun istediği zaman uyuyun; saatin söylediği zaman değil.

Bu bir fantezi değil. Siffre'nin araştırması bunu ortaya çıkardı.

-Bu bilimkurgu değil.

Bu bilimdir.

Siffre'nin araştırması, insanların yapay yapılardan kurtulduklarında, son derece gerçek bir şeye geri döndüklerini gösteriyor.

Bizi daha sağlıklı, daha enerjik, daha canlı kılan bir ritim.

Peki bu sizin için neden önemli?

Çünkü zamanınızın kontrolünü yeniden ele geçirebilirsiniz.

Bugünden başlayın: Saatler, teslim tarihleri ​​ve katı rutinlerle olan ilişkinizi yeniden düşünün.

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Haftanın Teknoloji ve Yapay Zeka Manşetleri

  • Google'ın yapay zeka genel bakışı tıklamaları neredeyse %35 oranında azaltıyor

  • OpenAI , tüm ücretli kullanıcılar için ChatGPT'de mevcut olan GPT-4.1 modelini kullanıma sundu ; ücretsiz kullanıcılar için ise varsayılan model GPT-4.1 mini oldu.

  • Gizlilik savunucusu grup noyb, Meta'nın Avrupa'daki yapay zeka veri uygulamalarına karşı yeni bir mücadele başlattı .

  • Elon Musk'ın yapay zeka sohbet robotu Grok, düzeltmeler yapılmadan önce " beyaz soykırımı " ifadesini yanlışlıkla alakasız konularla ilişkilendirdi.

  • Yapılan bir araştırma , yapay zeka ajanlarının kendiliğinden insan benzeri sosyal normlar ve iletişim kuralları geliştirebildiğini ortaya koyuyor.

  • Microsoft, çalışanlarının %3'ünü, yani yaklaşık 7.000 kişiyi işten çıkaracak.

Faydalı Yapay Zeka Araçları

⚙️ ClipZap , videolarınız için bir yapay zeka iş akışı otomasyon aracıdır.

💾 Extracta.ai, belgeler ve resimler için bir yapay zeka veri çıkarma aracıdır.

💬 Layla , cihazınızda çevrimdışı yapay zekayı çalıştıran bir sohbet robotudur.

📈 Snowball , 𝕏 kitlenizi büyütür ve paraya dönüştürür.

💼 GrabJobs ülkenizde iş bulur.

🪶 CopyOwl , tek tıklamayla herhangi bir konu hakkında derinlemesine araştırma yapan AI Araştırma Aracısıdır.

Unsplash

Bazı Haberler

  • İtalya'da 20 yıllık bir süre zarfında 4.869 yetişkinden alınan verilerin analiz edildiği bu araştırma, kümes hayvanı tüketiminin sağlık üzerindeki etkilerine ilişkin süregelen tartışmalara yenilerini ekliyor.

  • Gwyneth Paltrow, sıkı bir paleo diyetini bıraktığını ve tekrar ekmek, peynir ve makarna yediğini söylüyor






Bu haftalıkta bültenimizin sonuna geldik.

👉 Bültenimize sponsor olabilir, reklam verebilir, yıllık abone olarak maddi destek verebilir veya devam edebilmemiz için bağış yapabilirsiniz. Üç arkadaşınıza tavsiye vererekte bu bilgilerin onlara ulaşmasına vesile olabilirsiniz.

Bültene sponsor olabilir veya abone olarak destek verebilirsiniz

TÜM BÜLTENLER İÇİN TIKLAYIN

Next
Next

Bilgiyle Körleşmek: Nurdan Nara Matrix’in Kalbi