Zihnin Şifresi: Günde 10 Dakika ile Hafızanı Güçlendir

Bu Hafta Bültende Neler Var?

  • Zihnin Şifresi: Günde 10 Dakika ile Hafızanı Güçlendir

  • Bir Teknik: Yanal Düşün

  • Ruh Sağlığımızı Nasıl Yönetebiliriz?

  • Allah’a Karşı Harp İlanı

  • Yapay Zeka Beynimizi Zehirliyor mu?

  • Eşyalar, Dağınıklık ve Psikoloji

  • Bir ChatGPT Sorgusu Ne Kadar Su ve Enerji Harcıyor?

  • Dünyada Dengeler Değişiyor

  • Kötü Zaman Yönetiminin Liderliğinizi Zayıflatmasına İzin Vermeyin

  • 2025'e Yönelik 44 Yapay Zeka İstatistiği

  • 5. Derecede Bulunanlar

  • Altın, Enflasyona Karşı Zamansız Bir Koruma

  • Haftanın Videoları (11 Video)

  • Haftanın Makaleleri (13 Makale)

  • Haftanın Teknoloji ve Yapay Zeka Manşetleri


Zihin ve fikir yolcuları genelde şu ifadeleri kullanır;

‘‘Okudum ama…Çoğusunu unutuyorum.” Tanıdık bir cümle ve bu konuda yalnız değilsin. Bilinmesi gereken şey; ‘Hafızan düşman değil; sadece eğitilmemiş bir dosttur.’ düşüncesinin farkına varmak.

Genelde makale veya kitap okuduğumuzda altını çizer, kenarına notlar alırız. Sonra aradan bir-iki hafta geçer ve biri sana “Nasıldı o kitap?” diye sorduğunda, zihninde sadece birkaç buğulu his kalmıştır. Bir şeyler diyordun ama tam toparlayamıyordun. Sanki o okuma, zihninden çok kalbine dokunmuş ama kalıcı olmamış gibidir.

Bu sadece kitaplarla değil, izlediğimiz eğitimlerle, katıldığımız atölyelerle, dinlediğimiz podcast’lerle de böyle.

Hemen hemen herkes bu duyguyu yaşar: “Sanki bir şey öğrendim ama artık aklımda değil.” Ve çoğumuz bunu hafızamızın zayıflığına yoruyoruz. Öylesi var ki, 4 ay önce okuduğu kitabın ismini dahi hatırlamıyor. Oysa mesele hafıza değil, sistem.

1885’te Alman psikolog Hermann Ebbinghaus’un yaptığı unutma deneyleri, bu evrensel durumu net biçimde ortaya koydu.

Ebbinghaus, öğrendiğimiz bilginin %50’sini ilk saat içinde, %70’ini 24 saat içinde unuttuğumuzu gösterdi. Yani dün öğrendiğin şeyin bugün sende iz bırakmaması çok normal.

Bu sadece senin başına gelmiyor; beyin böyle çalışıyor. Daha doğrusu, beyin aktif tekrar edilmeden gelen bilgiyi "önemsiz" olarak işaretliyor ve siliyor. Tıpkı önemsiz bildirimleri arşive göndermek gibi.

Burada devreye, çoğu insanın hiç duymadığı ama eğitim biliminin köşe taşlarından biri olan bir yöntem giriyor: 

Aralıklı geri çağırma uygulaması (spaced retrieval practice). Adı karmaşık gibi görünse de uygulaması basit.

Bu yöntemin temel fikri şu:

Bilgiyi hafızaya kazımak için, onu belli aralıklarla zihninden “geri çağırmalısın.”

Yani öğrenilen bilgiyi tekrar tekrar okumak yerine, belirli günlerde kendine sormak çok daha etkili:

“Ben bu konuda ne öğrenmiştim?

Ne anlatıyordu?

Uygulaması nasıldı?”

Bu sorularla beyin, bilgiyi pasif bir şekilde depolamak yerine aktif biçimde işler ve yeniden hatırlarken sinirsel yolları güçlendirir.

Zihin, kas gibidir. Ne kadar çok kullanırsan, o kadar güçlenir. Ve ilginçtir, bilimsel çalışmalar gösteriyor ki unutmaya yüz tuttuğumuz bir bilgiyi yeniden hatırlamaya çalışmak, o bilgiyi hafızaya çivilemenin en güçlü yoludur.

Yani unutmak, aslında öğrenmenin bir parçasıdır. Ancak bilgi unutulmaya yaklaşırken ona tekrar dönmek gerekir. İşte bu yüzden yalnızca notlara bakmak değil, notlara bakmadan hatırlamaya çalışmak esastır.

Bütün bunlar göz korkutucu gibi gelebilir ama sistem çok basit. Her gün sadece 10 dakikanı ayırarak bu yöntemi uygulayabilirsin.

Ve gün sonunda, kendine şu soruyu sor: “Bugün ne öğrendim?”

Cevabını notlara bakmadan sesli ya da yazılı olarak ver.

Ertesi gün, bu bilgiyi tekrar hatırlamaya çalış.

Sonra üç gün sonra bir daha.

Ve yedi gün sonra bir kez daha.

Sadece bu tekrar döngüsü bile, bilgiyi uzun vadeli belleğe sabitlemeye yeter. Ne özel yazılımlar, ne dev eğitim sistemleri gerek. Kağıt, kalem ve biraz niyet yeterlidir.

Bu noktada manevî bir hatırlatma da yerinde olur. Bilginin sadece zihinde değil, kalpte ve hayatta yer bulması gerekir. Efendimiz (sav), sadece bilen değil, bilgiyi yaşayan bir örnekti.

Kalp ehli’nin ifadesiyle, “İlim amel ile birleştiğinde fayda verir.”

Nitekim bir hadis ise şöyle diyor;

"İnsanlar helâk oldu, ancak alimler kurtuldu. Alimler de helâk oldu ancak, ilmiyle amel edenler kurtuldu. İlmiyle amel edenler de helâk oldu, ancak ihlâs sahibi olanlar kurtuldu. İhlâs sahibi olanlar da büyük bir tehlike içindedirler."

Bir anlamda unutmak…veya o bilginin icraate geçmemesi dünyevi ve uhrevi cehalet veya cehennem getirebilir. Allah muhafaza.

Evet, en azından bu yöntemi dahi deneyerek, sadece zihnimizi değil, karakterimizi de geliştirmeye devam etmiş oluruz.

Unutmamak için çalıştığımız bilgi, bir süre sonra bizimle birlikte yaşamaya başlar. Bir davranışa, bir cümleye, bir karar anına dönüşür.

Sonuç olarak, unutmak bizim suçumuz değil. Ama unutmamak için bir sistem kurmamak, bize ait bir sorumluluktur ve bir realitedir.

Hatırda tutulması gereken bir diğer nokta ise;

Beyin bilgiyi silmez, yayar – Unutkanlık eksik kayıttır. Yani hafıza belirli bir noktaya değil, beynin tamamına holografik olarak yayılır. Bu da, unutkanlığın bir “bozukluk” değil, bilgiyi doğru formatta kaydetmeme problemi olduğunu gösterir.

Holografik beyin tekniklerinde Yazar Arıtan şu noktaya da temas ediyordu;

Kalıcı öğrenme için yapılması gereken;

Alfa düzeyine geçiş: Nefes egzersizi veya sessizlikte derin zihin gevşemesiyle sağlanır. (RAP: Biz namaz ve zikir ile bunu yapabiliriz.)

Enerji ekranı kullanımı: Beyin ekranını aktif hale getirerek bilgiyi “görselleştir.”

Anlık çekim: Bilgiyi lazer ışını gibi bilinçli olarak kaydet.

Dekupe kayıt: Öğrenilen bilgi dış detaylardan arındırılarak “derin hafıza”ya gönderilir

Aslında bu yöntem, “Aralıklı Geri Çağırma” sisteminle müthiş bir uyum içindedir.

Bir diğer nokta; Beynin her iki yarım küresi, öğrenme ve hatırlama için birlikte çalışmalıdır.
Sol beyin bilgiyi analiz eder, sağ beyin ise onu görselleştirerek hafızaya kazır. Yani öğrenme sırasında hem grafikler, hem kavram haritaları hem de uygulama kullanılmalıdır.

Bir anlamda,

  • Öğrendiğin bilgiyi zihninde bir ekran gibi “görselleştir.”

  • Avuç içlerini kullanarak bu enerjiyi canlandır.

  • Derin nefesle ekranı kapatmadan önce “farklı kaydet” komutu ver. Bu teknik, devamlılık arz eder ise, bilgiyi derin hafızaya yollayabilirsin.

Çünkü, öğrenme beynimizle bilgiler arasındaki bir dostluk ilişkisidir. Öğrenmeme, beynin direnç göstermesi anlamına gelir.

Bu, kalp ehlinin “ilim kalple dostluk kurar, nefisle savaşır” anlayışıyla örtüşür.
Bilgiyi “bilgi olsun” diye değil, yaşamak ve dönüştürmek için almak gerekir.

Ayrıca, manevi noktaları da sistem içerisine entegre ederek ilerlemek gerekiyor.

Kur’an’da Rabbimiz buyurur:

"Beni zikredin ki, Ben de sizi zikredeyim."
(Bakara, 2/152)

Zikir sadece kalbi arındırmaz; zihni de saflaştırır.
Zikirle meşgul olan insan, dağınıklıktan kurtulur, zihni toparlar, unutkanlık azalır.

  • Sabah ve akşam 100 defa “Lâ ilâhe illallah”,

  • Günde 33’er defa Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahu Ekber (Namaz kılan çoğu insan 5 vakitten sonra bu zikri yapmayabiliyor. Ve gece yatarken.)

  • "Ya Hafîz, Ya Alîm, Ya Fettâh" zikirleri.

Efendimiz (sav)’de özellikle sahabe için dua ederken şu cümleyi kullanmıştır:

“Allah’ım! Onu dinde fakih kıl ve ona te’vil (anlama, kavrama) yeteneği ver.”
(Buhârî, İlim, 19)

Zihinsel açıklık ve ilimde derinlik için dua, en büyük destektir.
Unutmamak için de Efendimiz (sav)’in öğrettiği şu duayı her sabah ve akşam okumak önerilir:

"Allâhumme enfa’nî bimâ allemtenî ve allemnî mâ yenfa’nî ve zidnî ilmen."
(Allah’ım, bana öğrettiğin ilimle fayda ver, bana faydalı olanı öğret ve ilmimi artır.)

İmam Şâfiî hazretleri ise şöyle der:

"Hocam Vekî’ye hafızamın zayıflığını şikâyet ettim.
Bana günahları terk etmemi tavsiye etti.
Dedi ki: 'İlim, Allah’ın nurudur. Allah’ın nuru günahkâra verilmez.'"

Gazâlî ise, az yemenin ve helal lokmanın zihinsel berraklığı artırdığını, çok ve şüpheli yemenin ise unutkanlık yaptığını söyler.

BAŞKA NELER YAPILABİLİR?

  • Sabah namazından sonra 10 dakika sessiz tefekkür:
    Bir ayeti, hadisi veya öğrendiğin bilgiyi zihninde tekrar et. Bu hem zihinsel kayıt hem ruhsal berraklık kazandırır.

  • Kur’an’ı dinleyerek değil, okuyarak ezberlemeye çalış:
    Aktif katılım, zihinsel belleği açar. Ezberlemek değil, anlamaya çalışarak tekrar etmek önemlidir.

  • İstiğfar ve Salavat:
    Zihin bulanıklığı için "Estağfirullah el azîm ellezî lâ ilâhe illâ hû"
    ve "Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed"
    zikirleriyle zihin açılır, kalp yumuşar.

Aralıklı Geri Çağırma Uygulaması'nı günlük hayatta uygulama içinde birkaç fikir eklemek istiyorum:

Haftalık Program (Öğrendiğin bir konu için):

Gün

Yapılacak

Gün 1

Öğren, not al, 1. tekrarını yap

Gün 2

Notlara bakmadan geri çağır

Gün 4

2. tekrar – zihin egzersizi yap

Gün 7

3. tekrar – konuyu başkasına anlat

Gün 14

Son tekrar – örnekle pekiştir

Her hafta Pazar günü:

  • Bu hafta öğrendiklerim listesini yap.

  • En zor hatırlanan konuyu yeniden çalış.

  • Uygulama örneği hazırla: Gerçek hayatta nasıl işime yarar?

Ve;

Notlara Bakmadan Hatırlama (Geri Çağırma):

Aşağıdaki sorularla zihinsel tekrar yap:

  • “Bu konunun özü neydi?”

  • “Bunu bir çocuğa nasıl anlatırdım?”

  • “Gerçek bir durumda nasıl kullanabilirim?”

Yaz veya sesli olarak tekrar et.

Zorluk Puanı Ver

Bilgiyi ne kadar zor hatırladın?
(1: Hemen hatırladım

5: Unutmuştum, zorlandım)

Bugünkü puanım: 1 - 2 - 3 - 4 - 5 (daire içine al)

Bir Sonraki Hatırlama Tarihini Planla

Bilgiye tekrar ne zaman döneceğini planla:
🗓️ İlk gün → Ertesi gün → 3. gün → 7. gün → 14. gün

Bugünün konusu belirle.

Bonus:

1. Dil Öğrenme:

- Yeni öğrendiğiniz kelimeleri flashcard uygulamalarına (örneğin Anki veya Quizlet) ekleyin.

- Bu uygulamalar, kelimeleri aralıklı olarak tekrar etmenizi sağlar.

- Her gün 10-15 dakika ayırarak yeni ve eski kelimeleri gözden geçirin.

2. Akademik Çalışmalar:

- Ders notlarınızı düzenli aralıklarla gözden geçirin.

- Her hafta sonu, o hafta öğrendiklerinizi kısaca özetleyin.

- Ay sonunda, ayın önemli konularını tekrar edin.

3. İş Hayatı:

- Önemli toplantılardan sonra kısa notlar alın.

- Bu notları bir hafta sonra, bir ay sonra ve üç ay sonra gözden geçirin.

- Öğrendiğiniz yeni becerileri düzenli aralıklarla pratik yapın.

4. Kitap Okuma:

- Kitabı bitirdikten sonra ana fikirleri not edin.

- Bir hafta sonra bu notları gözden geçirin ve kendinize sorular sorun.

- Bir ay sonra kitabın ana temalarını hatırlamaya çalışın.

5. Hobiler ve İlgi Alanları:

- Yeni öğrendiğiniz bir tarifi bir hafta sonra tekrar yapmayı deneyin.

- Fotoğrafçılık teknikleri gibi pratik becerileri belirli aralıklarla uygulayın.

6. Günlük Yaşam Becerileri:

- Öğrendiğiniz pratik becerileri (örneğin, basit tamiratlar) belirli aralıklarla uygulayın.

7. Sunum ve İletişim Becerileri:

- Önemli bir sunum yaptıktan sonra kullandığınız teknikleri not edin.

- Bu teknikleri düzenli aralıklarla gözden geçirin ve prova yapın.

8. Sağlık ve Fitness:

- Öğrendiğiniz yeni egzersiz hareketlerini düzenli aralıklarla tekrarlayın.

- Sağlıklı yaşam hakkında öğrendiğiniz bilgileri belirli aralıklarla gözden geçirin.

Son olarak, unutmamak, hatırda tutmak aynı zamanda ictimai hayat içinde bir stratejidir.

Süveybe’yi hatırlayalım.

Ebû Leheb'in cariyesi idi Süveybe, oğlu Mesruh ile birlikte Peygamber (s.a.v.)'i emzirmişti.

Resûlullah (s.a.v,) Süveybe’nin bir iyiliğini hiç unutmadı.

Allah Resulü sav, Mekke'de bulunduğu sırada, Süveybe'yi ziyaret eder, hatırını sorar ve kendisine yardımda bulunurdu. Medine-i Münevvere'ye hicret ettikten sonra da onu hiç unutmamış… Ve ona giyecek elbiseler ve para göndermişti.

Hayber Gazvesi dönüşünde Süveybe’nin ölüm haberini alıncada, sütkardeşi Mesrûh’u sorduğu, onun annesinden önce öldüğünün söylenmesi üzerine başka akrabası olup olmadığını araştırıp hiçbir yakınının kalmadığını öğrendiği belirtilmektedir.

Evet, demek ki, vefa için bile yine unutmamak ve hafıza kuvvetine ihtiyaç var.

Rahman, beynimizi ve hafızamızı onun istikametinde verimli olarak kullanmak için bizlere hayrlı ilim, amel, ihlas ve disiplinli bir hayat ihsan etsin.

Not: Tüm bilgileri disiplinli bir şekilde realize etmek için, ister zaman ve hayat yönetim eğitimi, ister mentorluk desteği almak için ulaşabilirsiniz.


Unsplash

Bir Teknik: Yanal Düşün

Yazar, Apple'ın ünlü "Farklı Düşün" kampanyasıyla örneklendirilen yaratıcı problem çözme yaklaşımı olan yanal düşünmeyi ele alıyor.

Yanal düşünmenin iki yöntemini inceliyor: alışılmadık bağlantılar kurmak ve bakış açısını değiştirmek.

Makale, bu tekniklerin geleneksel düşünce kalıplarını kırarak ve problemleri yeniden çerçeveleyerek nasıl yenilikçi çözümlere yol açabileceğini vurguluyor ve okuyucuları karmaşık zorluklarla karşılaştıklarında farklı düşünmeye teşvik ediyor.

Birkaç not:

Apple'ın "Farklı Düşün" Kampanyası

  • Steve Jobs, şirketi canlandırmak için 1997'de Apple'a geri döndü.

  • "Farklı Düşün" sloganı, IBM'in "Düşün" sloganına bir yanıt olarak oluşturuldu.

  • Kampanya, Apple ürünlerine atıfta bulunmadan tarihi figürleri öne çıkardı.

  • Reklam tarihinin en iyi kampanyalarından biri oldu ve Apple'ın başarısına katkıda bulundu.

Yanal Düşünmeyi Anlamak

  • Yanal düşünme, karmaşık problemlere yaratıcı çözümler bulmak için bir zihinsel modeldir.

  • Yaratıcılığı sınırlayan engelleri kırmaya ve alışılmışın dışında problem çözmeye yardımcı olur.

  • Mantıksal düşünme bazen karmaşık problemlere doğru çözümü bulmayı engelleyebilir.

Yanal Düşünme Yöntemleri

1. Alışılmadık Bağlantılar Kurmak

  • Problem çözmek için "Tarihi bir figür ne yapardı?" diye sormak.

  • Örnek: Napolyon'un stratejilerini iş problemlerini çözmek için kullanmak.

  • Bu yöntem, ilgisiz kavramlardan ilgili fikirler üretebilir.

  • Yazma dahil çeşitli alanlarda uygulanabilir.

2. Bakış Açısını Değiştirmek

  • Problemleri yeniden çerçevelemek daha yenilikçi ve uygun maliyetli çözümlere yol açabilir.

  • Örnek: Londra-Paris tren yolculuğu iyileştirme önerisi.

  • Rory Sutherland'ın yolculuğu kısaltmak yerine WiFi ekleme önerisi.

  • Bir mühendislik problemini psikolojik bir probleme dönüştürmenin daha iyi sonuçlar verebileceğini gösterir.

Yanal Düşünmenin Faydaları

  • Mantıksal kısıtlamaların getirdiği sınırlamaların üstesinden gelmeye yardımcı olur.

  • Başkalarının göremeyeceği çözümleri keşfetmeyi sağlar.

  • Yaratıcılığı ve alışılmışın dışında problem çözmeyi teşvik eder.

  • Uygun maliyetli ve yenilikçi çözümlere yol açabilir.

Ek Bilgiler

  • Yanal düşünme kavramı Edward de Bono tarafından ortaya atılmıştır.

  • "Farklı Düşün" reklamı başlangıçta Steve Jobs tarafından seslendirilmiş, ancak daha sonra Richard Dreyfuss'a değiştirilmiştir.

  • Rory Sutherland'ın "Alchemy" kitabı yanal düşünme ile ilgili daha fazla örnek sunmaktadır. (Not: Sonraki bültenlerin birinde kitap üzerinden daha detaylı bir içerik yazacağım.)


Unsplash

Ruh Sağlığımızı Nasıl Yönetebiliriz?

Manson, ruh sağlığını, tanımını, etkileyen faktörleri ve iyileştirme stratejilerini tartışıyor. Ruh sağlığının sadece zihinsel hastalığın olmaması değil, aynı zamanda hayatın çeşitli alanlarında genel bir iyi oluş hali olduğunu vurguluyor.

Yazar şu noktalara değiniyor;

  • Ruh sağlığı kavramı, sadece zihinsel hastalığın olmamasından, kişisel ve kişilerarası alanlarda daha geniş bir iyi oluş haline doğru evrilmiştir.

  • Günlük yaşamı, stres tepkilerini, karar vermeyi ve kişilerarası etkileşimleri etkiler.

  • Ruh sağlığına bütünsel bir yaklaşım, sadece zihinsel bozuklukların olmamasının ötesinde önemlidir.

  • Genetik faktörler önemli bir rol oynar; temel mutluluğun yaklaşık %50'si genler tarafından belirlenir.

  • Yaşam deneyimleri ve travma, ruh sağlığını önemli ölçüde etkileyebilir.

  • Erken yaşam travmaları uzun süreli etkilere sahip olabilir, ancak çoğu insan travmatik deneyimlerden büyüyebilir.

Ruh Sağlığını İyileştirme Stratejileri

  • Derin sosyal bağlantılar geliştirmek, iyi ruh sağlığı için çok önemlidir.

  • Sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları edinmek esastır:

    • Düzenli egzersiz, zihinsel iyi oluş için birçok fayda sağlar.

    • Sağlıklı bir diyet sürdürmek daha iyi ruh sağlığına katkıda bulunur.

    • Doğada zaman geçirmek (haftada yaklaşık iki saat) zihinsel ve fiziksel sağlığa fayda sağlayabilir.

  • Ruh sağlığı sorunları için sihirli bir çözüm yoktur. Küçük yaşam tarzı değişiklikleri önemli bir fark yaratabilir.

Bu noktaya birkaç ekleme daha yapmak istiyorum;

Düzenli Egzersiz Yapın

  • Günde en az 30 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapın.

  • Yürüyüş, koşu veya bisiklet gibi aktiviteleri günlük rutininize ekleyin. (Yürümek beyin için çok önemli.)

  • Merdiven kullanmak, kısa yürüyüşler yapmak gibi küçük hareketleri gün içine yayın.

Sağlıklı Beslenin

  • Meyve, sebze ve tam tahıllı gıdaları diyetinize dahil edin.

  • Şeker ve işlenmiş gıdaları sınırlandırın.

  • Yeterli su tüketimine dikkat edin.

Sosyal Bağlantılar Kurun

  • Arkadaşlar ve aile ile düzenli iletişim halinde olun.

  • Sosyal aktivitelere katılın veya yeni hobiler edinin.

  • Güvendiğiniz kişilerle duygularınızı paylaşın.

  • Mentorluk - danışmanlık- rehberlik gibi size eşlik edecek istişare mekanizmalarını değerlendirin.

Tefekkür

  • Günde 10-15 dakika belirli bir vakitte düzenli dua edin.

  • Gece namazı muhakkak haftada 1 kez kıldıktan sonra stratejik dualar edin.

  • Günlük yaşamda sürekli şükr içerisinde olun. Bu farkındalık kazandırır.

Doğada Vakit Geçirin

  • Kısa parkur yürüyüşleri veya piknikler planlayın.

  • Evinizde veya iş yerinizde bitkiler yetiştirin.

Stres Yönetimi Tekniklerini Öğrenin

  • Zaman yönetimi becerilerini geliştirin. (Eğitim almadan zamanı doğru yönetime imkanı yok. Bugüne kadar denk gelmedim. Hayat elden kayıp gidiyor, ne kadar gecikirse kayıp o kadar daha büyük oluyor.)

  • "Hayır" demeyi öğrenin ve sınırlar koyun.

  • Gevşeme teknikleri uygulayın (örn. progresif kas gevşemesi).

Düzenli Molalar Verin

  • Çalışma veya ders aralarında kısa yürüyüşler yapın.

  • Gün içinde birkaç dakikalık "zihin molaları" verin.

  • Hafta sonları veya tatillerde kendinize zaman ayırın.

  • Olumsuz düşünce kalıplarını fark edin ve değiştirmeye çalışın.

Teknoloji Kullanımını Dengeleyin

  • Sosyal medya kullanımını sınırlandırın.

  • Yatmadan önce ve uyanır uyanmaz telefon kullanmayın.

  • Düzenli "dijital detoks" günleri planlayın.


Unsplash

Allah’a Karşı Harp İlanı

Cenâb-ı Hak, iman ehlini uyarır ve onlara faizden vazgeçmelerini tembih eder. Eğer bu emre uyup da faizden vazgeçmezlerse, bu davranışın Allah’a karşı küstahça bir davranış sayılan O’na harp ilan etmek mânâsına geleceğini ifade buyurur: 

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun. Eğer inanıyorsanız, faizden alacak olduklarınızdan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah’a ve Peygamberi’ne karşı açılmış bir savaş olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeniz sizindir. Böylece haksızlık etmemiş, haksızlığa da uğramamış olursunuz.”(Bakara sûresi, 2/278-279.) Evet, Allah faizi yasak ettiği hâlde inat edip o yolda devam eden fert ve toplumların bu davranışı, Allah’a karşı bir harp ilanıdır. Aman Allahım! Bu ne affedilmez bir saygısızlıktır! 

Efendimiz de bir hadislerinde, faizle alâkalı olarak dört sınıfın lanete uğrayacağını ifade buyururlar: “Allah, faiz alana, verene, buna kâtiplik ve şahitlik yapana lanet etti. Bunlar aynı günahta müsavidirler.” (Müslim, müsâkât 106; Tirmizî, büyû 2; Ebû Dâvûd, büyû 4; İbn Mâce, ticârât 58; Nesâî, ziynet 25.) Burada, işin başından nihayetine kadar faiz ile alâkalı herkesi içine alan bir hüküm tebliğ edilmiş oluyor. Allah Resûlü bunların hepsinin aynı günahta müsavi olduğunu ilan etmekle bir büyük günahın önünün alınması gerektiğini hatırlatıyor. Zira bu günahın önü alınmazsa, cemiyet içinde meydana gelen çalkantıların önünün alınması da mümkün değildir. Ve hâl-i âlem en açık misalleriyle bunun şahididir. [Eser: Enginliğiyle Bizim Dünyamız]

●Faizinle Yükselen Malın Sonu Hüsrandır: 

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem  Efendimiz de ümmetini şöyle îkaz buyurmuşlardır: “Kim malını fâiz yoluyla artırırsa, onun âkıbeti mutlakâ malının azalarak iflâsa (fakirliğe) sürüklenmesidir.” (İbn-i Mâce, Ticârât, 58; Hâkim, IV, 353/7892; Beyhakî, Şuab, IV, 392/5512; Taberânî, Kebîr, X, 223/10539)

●Faiz Yiyenin Malı Azalır: 

İbn Mes'ud'dan nakledildiğine göre , Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)  şöyle buyurmuştur: "Faiz yoluyla mal çoğaltan hiç kimse yoktur ki, sonunda durumu (malında) azalmaya dönüşmesin." (İbn Mace, Ticaret, 58)

Faiz Yiyenlerin Ahiret Akıbetleri

 أَتَيْتُ لَيْلَةَ أُسْرِيَ بِي عَلَى قَوْمٍ بُطُونُهُمْ كَالْبُيُوتِ، فِيهَا الْحَيَّاتُ تُرَى مِنْ خَارِجِ بُطُونِهِمْ، فَقُلْتُ: مَنْ هَؤُلَاءِ يَا جِبْرِيلُ؟ قَالَ: هَؤُلَاءِ أَكَلَةُ الرِّبَا  


"Miraç gecesi bir kavme uğradım. Onların karınları evler gibiydi. O karınların içinde de yılanlar vardı. O yılanlar karınlarının dışından gözüküyordu. Ben dedim ki: Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir? Cebrail dedi ki: Bunlar faiz yiyenlerdir." (İbn Mâce, Ticârât 58; Müsned, 2/353, 363)

Unsplash

Yapay Zeka Beynimizi Zehirliyor mu?

İnsan için her meselede denge önem arz ediyor. Birçok hayr gözüken şey bazen zararda verebiliyor.

Yazar Gibbs önemli bir noktaya temas ederek, ChatGPT'nin doğasında var olan "evet efendimci" programlamasının bir yankı odası etkisi yaratabileceğini, kullanıcıların mevcut inançlarını ve fikirlerini gerekli eleştirel geri bildirimi sağlamadan potansiyel olarak güçlendirebileceğini savunuyor. Ve şu noktalara değiniyor;

  • ChatGPT'nin aşırı destekleyici ve cesaretlendirici doğası beyninizi olumsuz etkileyebilir.

  • ChatGPT oturumları, kullanıcıların fikirlerini sürekli onaylayarak kısır bir döngü oluşturabilir.

  • ChatGPT'nin evet efendim yaklaşımı, son güncellemelerle daha da belirgin hale geldi.

  • ChatGPT, aşırı destekleyici ve cesaretlendirici olmak, bir "evet efendimci" veya dalkavuk gibi davranmak üzere programlanmıştır.

  • ChatGPT kullanımı, onaylama yanlılığını tetikleyebilir ve gerçekçi olmayan olumlu geri bildirimler sunabilir.

  • "Övgü Yok" ve "Üç Bakış Açısı" istemleri gibi sorgulamalar, doğrulama yanlılığını azaltmaya yardımcı olabilir.

    1. "Övgüsüz" Özel Talimatlar İstemi:

      • ChatGPT'ye övgüden ziyade içeriğe odaklanmasını söyler.

      • Eleştirel katılımı, varsayımları sorgulamayı ve karşıt görüşler sunmayı teşvik eder.

    1. "Üç Bakış Açısı" İstemi:

      • ChatGPT'den tarafsız bir görüş, şeytanın avukatı perspektifi ve olumlu bir görüş sunmasını ister.

      • Kullanıcıların çoklu perspektifleri ve fikirlerinin potansiyel dezavantajlarını düşünmelerine yardımcı olur.

  • Bu stratejiler, eleştirel düşünme becerilerini geliştirmeye ve daha dengeli bir bakış açısı kazanmaya yardımcı olabilir.

Unsplash

Eşyalar, Dağınıklık ve Psikoloji

Yazar, kişisel alanlardaki dağınıklık ve düzensizlikle başa çıkmanın psikolojisini ele alıyor.

Eşyaların biriktirmesinin psikolojik yönlerini, refahımız üzerindeki etkisini ve insanların neden organizasyon tavsiyelerini uygulamakta zorlandığını inceliyor.

Metin, dağınıklığı gidermeye çalışmadan önce, eşyalara olan duygusal bağlılıklar ve kişisel engeller gibi dağınıklığın temel nedenlerini anlamanın önemini vurguluyor. Dağınıklığı yönetmek için pratik stratejiler sunuyor ve kendi kendine yardım yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda profesyonel yardım almayı öneriyor.

Birkaç önemli nokta;

  • Sahip olunan eşyalar, öz kimliğin önemli bir bileşenidir ve yaşamda bir süreklilik duygusu yaratabilir.

  • Aşırı dağınıklık, düzensiz ve kaotik ev ortamlarına yol açabilir.

  • Dağınıklık, güvenlik, emniyet ve öznel refah duygularını olumsuz etkileyebilir.

  • İnsanlar pişmanlık veya suçluluk korkusu nedeniyle eşyalarından kurtulmakta zorlanabilir.

  • Erteleme, dağınıklığı giderme ve organize olma çabalarını önemli ölçüde etkiler.

  • Öz farkındalık, organizasyona yönelik kişisel engelleri anlamak için esastır.

  • Kişisel öncelikleri, değerleri ve eşyalara olan bağlılıkları dikkate almak önemlidir.

Dağınıklığı Yönetme Stratejileri

  • Görevleri daha küçük parçalara ayırın ve dağınıklığı giderme rutinleri oluşturun.

  • Çabalarınızı en iyi neyin desteklediğini belirleyin, örneğin bir arkadaşla çalışmak veya müzik dinlemek.

  • Dağınık olmayan bir yaşam alanını hayal ederek kendinizi motive edin.

  • Hayatın rutin bakım görevleri içerdiğini kabul edin ve organizasyon işlerini ertelemekten kaçının.

  • Profesyonel organizatörlerden, mentorlerden veya dağınıklığı giderme konusunda eğitimli terapistlerden yardım alın.

  • Bilişsel-davranışçı terapi (BDT), biriktirme bozukluğunu tedavi etmede ve yararsız düşünceleri ele almada etkili olabilir.

  • Dağınıklık ilişkileri etkiliyorsa aile terapisi faydalı olabilir.

  • Kalıcı değişim için altta yatan korkuları, depresyonu, ertelemeyi ve kederi ele almak esastır.

  • Dağınıklığı gidermeye yönelik tutarlı davranışsal adımlar, daha fazla sakinlik ve refah duygusuna yol açabilir.

Unsplash

Bir ChatGPT Sorgusu Ne Kadar Su ve Enerji Harcıyor?

OpenAI CEO'su Sam Altman, Salı günü yayınlanan bir blog yazısında, ortalama bir ChatGPT sorgusunun yaklaşık 0,000085 galon (0,32 ml) veya yaklaşık bir çay kaşığının on beşte biri kadar su kullandığını söyledi. Alman ayrıca, bir sorgunun 0,34 Wh enerji harcadığını da ekledi. Bu da ortalama bir LED ampulün birkaç dakika çalıştığında harcadığı enerjiye eşdeğer. Bu rakamlar, ChatGPT'nin daha önce iddia edilen değerlerin çok altında tüketim gerçekleştirdiğini gösteriyor.

Altman, bu tür sayısal bilgilerin kamuoyunda sıkça ilgi gördüğünü ancak çoğu zaman yeterli teknik bilgiye dayanmadan tartışıldığını ifade etti. Ancak, bu verilerin hangi donanım ortamlarında ya da sistem yapılandırmalarında elde edildiğine dair teknik detayları açıklamadı. Altman ayrıca, zeka üretmenin maliyetinin sonunda elektrik maliyetine yakın bir seviyeye gelmesi gerektiğini savunuyor.

Yapay zeka, yıl sonuna kadar Bitcoin'den fazla enerji tüketebilir

Yapay zeka sistemlerinin enerji tüketimi son dönemde küresel ölçekte tartışılan bir konu haline geldi. Yakın zamanda yapılan bir analizde, araştırmacılar yapay zekanın yıl sonuna kadar Bitcoin madenciliğinden daha fazla enerji tüketebileceğini öngördü.

Geçtiğimiz yıl yayımlanan bir makalede, The Washington Post araştırmacılarla birlikte çalışarak GPT-4 kullanan bir yapay zeka sohbet botu tarafından üretilen 100 kelimelik bir e-postanın bir şişeden biraz fazla su tükettiğini tespit etmişti. Haberde ayrıca, su kullanımının veri merkezinin konumuna bağlı olarak değişebileceği belirtildi.

Yapay zeka sistemleri, gün geçtikçe daha verimli hale gelse de, kullanım alanlarının giderek artması nedeniyle enerji tüketimleri hızla artmaya devam ediyor. Ayrıca, yapay zeka veri merkezlerinde kullanılan güçlü GPU altyapıları ve sistemlerin üretim süreçleri, eski sistemlerin hurdaya ayrılmasının yarattığı çevresel etkiler de hesaba katılması gerekiyor.


Dünyada Dengeler Değişiyor

Dünya ekonomisindeki değişim ve dijitalleşme, iş gücü piyasasında büyük etkiler meydana getirirken, siber güvenlik bireyler için de kritik bir ihtiyaç haline geliyor.

Video, hem bu konu üzerine yoğunlaşırken hemde hayat boyu yapılan yatırımların ve emeklerin beklenmedik sonuçlar doğurabileceğini ele alıyor. Özellikle, gelişim ve meslek edinme süreçleri üzerine faydalı bilgiler var.

Kısa birkaç önemli not:

  • İnsanlar hayatları boyunca tasarruf yaparak biriktirdikleri parayı yatırmak için çeşitli yollar ararlar.

  • Örnek olarak Hasan amca, Kanal İstanbul projesine yatırım yaparak hayal kırıklığı yaşamıştır çünkü projenin yeri beklenmedik şekilde değişmiştir.

  • Bu durum, insanların gelecekteki yatırımlarında dikkatli olmaları gerektiğini göstermektedir.

  • Yapay zeka, birçok mesleği tehdit ederken, insanlara sunulan iş olanaklarını da değiştirmiştir.

  • Geçmişte üniversite mezunları yüksek maaşlarla iş bulabiliyorken, günümüzde yapay zeka birçok alanda insanın yerini alabilmektedir.

  • Bu durum, yeni beceriler öğrenmenin ve doğru alanlara yatırım yapmanın önemini artırmaktadır.

Siber Güvenlik Olarak Yeni Fırsatlar

  • Siber güvenlik, yapay zeka döneminde önemli bir yatırım alanı olmuştur.

  • Artan dijitalleşme ve siber saldırılar, şirketlerin siber güvenlik uzmanlarına olan ihtiyacını artırmıştır.

  • Siber güvenlik uzmanlarının, sürekli yeni tehditlerle başa çıkmak için güncel bilgiye sahip olmaları gerekmektedir.

Dijitalleşme ve Ekonomik Dönüşüm

  • Pandemi süreciyle birlikte dijitalleşme hız kazanmış, birçok sektör online hizmetlere yönelmiştir.

  • Bu dönüşüm, IT sektöründe büyük bir talep artışı yaratmış ve siber güvenlik gibi alanlara olan ihtiyacı artırmıştır.

  • Gelecekte siber güvenlik alanında kariyer yapmayı düşünenler için geniş fırsatlar bulunmaktadır.

Yapay Zeka ve Güvenlik Tehditleri

  • Yapay zeka, hem fırsatlar hem de riskler sunmaktadır; kötü niyetli kişiler tarafından kullanılabilen yeni saldırı yöntemleri ortaya çıkmıştır.

  • Deep fake teknolojisi, insanların kimliklerini taklit ederek dolandırıcılık yapma riskini artırmaktadır.

  • Bu tür tehditler, bireylerin ve şirketlerin siber güvenlik konusunda daha fazla önlem almalarını gerektirmektedir.

Devletlerin Siber Güvenliğe Yatırımı

  • Devletler, artan siber tehditler nedeniyle siber güvenlik alanında yatırımlarını artırmaktadır.

  • Askeri ve devlet kurumları, siber güvenlik eğitimlerine daha fazla önem vermekte ve bu alandaki uzmanları çekmektedir.

  • Devlet bütçeleri, siber güvenlik projelerine yönlendirildiğinde, özel sektörde de benzer bir ihtiyaç doğmaktadır.

Unsplash

Kötü Zaman Yönetiminin Liderliğinizi Zayıflatmasına İzin Vermeyin

Bu makale, yöneticilerin zayıf zaman yönetiminin ekip üyeleri üzerindeki etkisini ele alıyor ve gereksiz strese ve düşük verimliliğe yol açabilecek beş yaygın kusuru vurguluyor. Yazar, çalışan stresini azaltmak, personel devrini düşürmek ve genel takım performansını artırmak için zaman yönetimi becerilerini geliştirmenin önemini vurguluyor. 

Makale, yöneticilerin bu kusurları gidermesi için iş yükü yönetimi, zamanında iletişim, üst yönetimle öncelikleri belirleme, destek için ulaşılabilir olma ve düzenli olarak olumlu geri bildirim sağlama gibi pratik stratejiler sunuyor.

Kötü Zaman Yönetiminin Etkisi

Çalışanların %84'ü, yetersiz eğitimli yöneticilerin gereksiz iş ve stres yarattığına inanıyor. 

Yöneticilerin kötü zaman yönetimi, ekip aşırı yüklenmesine, gereksiz acil durumlara ve temel desteğin ihmaline yol açabilir. 

Ciddi zaman yönetimi sorunları, çalışanlarda kaygı, depresyon ve sağlık sorunlarına neden olabilir.

Yaygın Zaman Yönetimi Kusurları ve Çözümleri

1. Ekip Kapasitesini Anlamadan İş Vermek

Yöneticiler, kapasite sınırlarının farkında olmadıklarında ekibi aşırı yükleme riski taşır. 

Çözüm: Bireysel görevleri ve kapasiteyi takip etmek için merkezi bir sistem oluşturun. 

Ekip üyeleriyle düzenli olarak iş yüklerini gözden geçirin. 

2. Bilinen Görevler İçin Son Dakika İstekleri

Gereksiz aciliyet yaratmak tükenmişliğe yol açar. 

Çözüm: Görevleri ortaya çıkar çıkmaz devredin. 

Net tarihler ve sorumluluklar içeren proje yol haritaları geliştirin. 

Yaklaşan taahhütleri düzenli olarak gözden geçirmek için hatırlatıcılar ayarlayın. 

3. Üst Yönetimle Öncelikleri veya Sınırları Belirleyememek

Üstlerden gelen her isteği kabul etmek ekibi bunaltabilir. 

Çözüm: Görevleri stratejik hedeflerle uyumlu hale getirin ve öncelikleri üst yönetimle tartışın. 

Görev önceliklerini veya zaman çizelgelerini müzakere etmeye hazır olun. 

4. Ekip Desteği İçin Sınırlı Erişilebilirlik

Ekip üyeleri destek ve yönlendirme için yöneticilere erişime ihtiyaç duyar.

Çözüm: Düzenli bire bir toplantılar planlayın ve sürdürün. 

Ekip üyelerinin yardım araması için "ofis saatleri" belirleyin. 

Net acil durum iletişim yöntemleri sağlayın. 

5. Takdir ve Olumlu Geri Bildirimi Esirgeme

Takdir eksikliği ekip üyelerinin motivasyonunu düşürebilir.

Çözüm: Teslim edilen işleri hemen onaylayın. 

İyi işi gözden geçirirken olumlu geri bildirim verin. 

Özellikle sunumlarda hak edene hakkını verin. 

Zaman Yönetimini Geliştirmenin Önemi

Daha iyi zaman yönetimi, hem yöneticiler hem de ekip üyeleri için daha az stres anlamına gelir. 

Gelişmiş zaman yönetimi becerileri, çalışan bağlılığını ve genel ekip etkinliğini artırabilir. 

Yöneticiler, kendileri ve ekipleri için zaman yönetimlerini iyileştirme taahhüdünde bulunmalıdır.

Unsplash

2025'e Yönelik 44 Yapay Zeka İstatistiği

Ahrefs, 879 pazarlamacıyla görüştükten sonra bir Yapay Zeka raporu hazırlamış. Rapordan sizler için birkaç madde eklemek istedim. Özellikle patron ve çalışanların okumasında fayda olduğunu düşünüyorum.

  • Şirketlerin %97'si AI içeriğini düzenliyor ve inceliyor. Katılımcıların yalnızca %4'ü "saf" AI tarafından üretilen içerik yayınlıyor. Katılımcıların %80'i doğruluk açısından AI içeriğini manuel olarak inceliyor.

  • Genç mobil kullanıcılar yapay zeka yanıtlarını ve sosyal kanıtı benimserken, daha yaşlı arama yapanlar hala mavi bağlantıları ve yetkili siteleri araştırıyor.

  • Ortalama bir ChatGPT kullanıcısı ziyaret başına 1,4 kez harici bağlantıya tıklıyor; Google kullanıcıları ise ziyaret başına 0,6 kez tıklıyor.

  • AI, toplam yönlendirme trafiğinin %0,1'i.

  • Google, üç ana yapay zekanın toplamından 345 kat daha fazla trafik gönderiyor.

  • Blog yazıları, AI tarafından oluşturulan içeriklerin en yaygın türüdür (%87). Beyin fırtınası (%76), ana hat çıkarma (%73) ve içerik güncellemeleri (%67), AI tarafından desteklenen en önemli görevlerdir.

  • Perplexity, Gemini'yi trafik yönlendirme kaynağı olarak ele geçirdi.

  • 10 binin altında ziyaret alan sitelerin trafiğinin %0,3'ünün LLM'lerden gelmesini bekleyebiliriz; 1 milyon ziyareti aşan sitelerde ise bu oran %0,1'dir.

  • En iyi içerikler, ürün sayfaları ve kılavuzlar en fazla yapay zeka trafiğini sağlar.

  • Bahsedilen ilk 50 kaynağın yalnızca %14'ü ChatGPT, Perplexity ve Google AI'da paylaşıldı.

  • Eğer web siteniz Google'ın geleneksel sonuçlarında (mavi bağlantılar) 1. sırada yer alıyorsa, AI Overviews'da kaynak olarak kullanılma olasılığınız %25'tir.

  • Yeni web sayfalarının %74,2'si yapay zeka tarafından üretilen içerik içeriyor.

  • İçerik pazarlaması için yapay zeka kullanımı son derece yaygın: Katılımcıların %87'si içerik oluşturmaya yardımcı olması için yapay zekayı kullanıyor.

  • Yapay zeka kullanımı, şirketlerin her ay %42 daha fazla içerik yayınlamasına olanak sağlıyor: Yapay zeka kullananların ortalama aylık yayınlama sıklığı 17 makale iken, yapay zeka kullanmayanlarınki 12 idi.

  • ChatGPT, katılımcıların %44'ü tarafından kullanılan içerik oluşturma için en yaygın AI modelidir, bunu Gemini (%15) ve Claude (%10) takip eder. Toplamda 94 farklı AI aracına başvurulmuş.

  • Wikipedia üç yapay zeka asistanına da hakim, ancak ChatGPT (%16,3) en çok atıfta bulunan, ardından Perplexity (%12,5) ve ardından AI Overviews (%8,4) geliyor.

Unsplash

5. Derecede Bulunanlar

‘‘İmâm-ı Rabbânî ’ye göre insan, on letâiften oluşmaktadır.

Bunlardan beşi Âlem-i Emr’e (ruhlar âlemine), beşi de Âlem-i Halk’a (yaratılış âlemine) âittir. Âlem-i Emr’in beş latîfesi “kalp”, “ruh”, “sır”, “hafî” ve “ahfâ”dır.

Âlem-i Halk’ın beş latîfesi ise “nefs” ve insan bedenini oluşturan “dört unsur”dur (anâsır-ı erba‘a: Toprak, ateş, su ve hava). Bu dört unsurun da nefse dâhil olduğu kabûl edilir. Letâif-i Sitte (altı latîfe) dendiğinde Âlem-i Emr’in beş latîfesi ile “nefs”ten oluşan altılı grup kastedilir.[1]

Letâif-i sitte (altı latîfe) iç içe geçmiş halkalar şeklinde düşünülebilir. En dış halka nefs, onun içindekiler sırasıyla kalp, ruh, sır, hafî ve ahfâdır. Bunlar insan rûhunun farklı mertebeleri ve boyutları olup bir içteki, dıştakine göre daha hassâs ve yüksek seviyelidir.

Sûfî, önce “kalbine” (göğsün sol tarafına) yoğunlaşarak zikre başlar. Kalbi zikrin lezzetini hissedip zikre iştirâk eder hâle gelince “rûhuna” (göğsün sağ tarafına) yoğunlaşarak zikre devam eder. Ruh da zikre iştirâk edince bunu sırasıyla sır, hafî, ahfâ ve nefs izler. Nefs zikre iştirâk ettikten sonra tüm bedenin zikre iştirâk etmesi sağlanır (sultânü’z-zikr, zikr-i küllî). Bu işlemlere, “letâife zikrin ilkâsı” denir.

Ayrıca bazı şeyhler bu diziliş ile ilgili daha detaylı olarak şöyle ifâde etmişlerdir: “Kalp” sol memenin iki parmak altında, “ruh” sağ memenin iki parmak altında, “sır” sol memenin iki parmak üstünde, “hafî” sağ memenin iki parmak üstünde, “ahfâ” göğsün ortasında veya üst kısmındadır.

Letâifin Renkleri

Letâiften her birinin ayrı renkte bir nûrunun olduğu önceki sûfîler tarafından da bilinmekte idi. İmâm-ı Rabbânî bu nurların Misâl Âlemi’nde zuhûr ettiğini söylemiş ve bu zuhûrun, ilgili latîfenin safâsının alâmeti olduğunu kaydetmiştir. Bu konuda o şöyle der:

“Kalbin safâsının alâmeti, Misâl Âlemi’nde kalbin kırmızı bir nur şeklinde zuhûr etmesidir. Rûhun safâsı da sarı bir nur şeklinde zuhûr etmesidir. Bu kıyâs (diğer latîfeler için de) devâm edip gider.”[4]

Sonraki dönemlerde letâifin renkleri konusunda bazı farklı görüşlerin ortaya çıktığı bilinmektedir. Letâifin fenâsı ve terakkîsi (mânen ilerleyişi) meselesini İmâm-ı Rabbânî özetle şöyle ele alır:

Sâlik, Allah’ın sevgisinin galebesi sebebiyle mahlûkâta karşı önce ilgisini, sonra bilgisini yitirip “fenâ-i cesedî” (bedenin yok olması, unutulması) hâline girer. Bunun ardından kendi rûhunu ve rûhunun iç katmanları olan sır, hafî ve ahfâyı unutmaya başlar. Sonunda ruh kendisini tamâmen unutur. Ortada, Hak Teâlâ’yı müşâhededen başka bir şey kalmaz. Bu duruma “fenâ-i rûhî” (ruhun fânî olması, unutulması) adı verilir.

Kalp kendi makâmından rûhun makâmına yükselince, bu unutma hâli ona da gelir ve rûha tâbî olarak kalp de fânî olur (fenâ-i kalbî). Kalp, rûhun makâmına yükselince, kalbin makâmına da nefs yükselir. Bu makâmda tezkiye edilip arıtılan nefs bir süre sonra diğerleri gibi fânî olur (fenâ-i nefs). Letâifin fenâsı bu şekilde devam eder ve sonunda hepsi ahfâ makâmına ulaşırlar. Hepsi birlikte (hey’et-i vahdânî, bir bütün hâlinde) Kuds Âlemi’ne doğru uçarlar ve bedeni boş bırakırlar.

“Ölmeden önce ölmek” diye tâbir edilen durum, bu altı letâifin bedeni terk etmesinden ibârettir. Ancak bütün latîfelerin ahfâda birleşmesi şart değildir. Sâliklerden çoğu bu letâiften biri ya da birkaçı ile mânevî yolculuğuna devâm eder. Sâdece Muhammedî meşreb olan sâlikler bütün latîfelerini fânî edip (ahfâda birleştirip) tek latîfe hâline getirerek seyr-u sülûke yani mânevî yolculuğa devâm edebilirler.[5]

Muhammedî meşreb olmayanlar için ise ya “kalp” makâmından bir delik açılır ve oradan Allah-u Teâlâ’nın fiilî sıfatlarına yükselirler yahut “ruh” makâmından bir delik açılır ve oradan zâtî sıfatlara ulaşırlar. Diğer latîfeler de bu minvâl üzeredir.[6] Mânevî yolculuğunu “rûh” latîfesi ile yapan sâlik, “kalp” latîfesi ile yapana nisbetle daha ileri noktalara ulaşabilir. “Sır” latîfesiyle yapan da “ruh” latîfesiyle yolculuk yapana göre daha yükseklere çıkmaya kâbiliyetlidir. Diğer latîfeler de bu şekildedir.

Letâifin fenâya ulaşabilmesi için ya nefes tutularak kelime-i tevhîd (nefy u isbât) zikri yapılır[7], ya da “murâkabe-i letâif” adı verilen bir usûl uygulanır.[8] Emr Âlemi’nin beş latîfesinin (kalp, ruh, sır, hafî, ahfâ) Âlem-i Sağîr olarak kabul edilen insandaki seyri tamamlandıktan sonra, seyr-u sülûk (mânevî yolculuk) Âlem-i Kebîr olarak kabûl edilen kâinâtta (Kuds Âlemi kısmında) devâm eder. Arş’ın üzerinde beş letâifin asıllarının bulunduğu kabul edilir. Seyr, letâifin bu asıllarında devâm eder. Âlem-i Kebîr’de (Arş’ın üzerinde) letâifin asıllarındaki yolculuk tamamlanınca, seyr ilallah yoluyla İmkân Dâiresi’nin seyri tamamlanmış olur.

Sâlik, fenâ menzillerinden birine ulaşır, Velâyet-i Suğrâ (küçük velîlik, evliyâ velîliği) Mertebesi’ne girmiş olur. Sonra Allah’ın “vücûbî isim ve sıfatlarının gölgelerinde” yolculuğa başlar. Bu gölgeler, letâifin, Âlem-i Kebîr’deki asıllarının da asılları sayılır. Sâlik ilâhî isim ve sıfatların “gölgelerinde” yaptığı yolculuğu seyr fillah yoluyla tamamlayınca, gölgelerden çıkıp Allah’ın “isim ve sıfatlarında” seyre başlar. Bu noktada evliyâ velîliği olan “Velâyet-i Suğrâ” sona erer, hakîkî fenâya ulaşılır, enbiyâ velîliği olan “Velâyet-i Kübrâ”ya (büyük velîliğe) ayak basılır.[9]

Letâif, bedenden ayrılıp Kuds Âlemi’ndeki uçuş ve yolculuğu aşamalarından sonra, o âlemin rengine boyanarak tekrar bedene dönerse, sâlik bir tür fenâ hâline girer, husûsî tecellîye kavuşur ve ardından bakâ billah makâmına geçer. Bu makâmda Allah’ın ahlâkıyla ahlâklanır. Bu sâlik, tekrâr görülür âleme (şehâdet âlemi) döndürülürse halkı irşâd edecek kâbiliyete sâhip olur. Âleme geri döndürülmezse uzlet velîlerinden olur, halkı irşâd edebilecek kâbiliyete sâhip olamaz.[10]

Velîliğin Dereceleri

İmâm-ı Rabbânî’ye göre, sûfîler velîliğin farklı derecelerinde bulunurlar:

Birinci derecede bulunanlar “kalp” makâmında olup Hz. Âdem ile bağlantılıdır.

İkinci derecede bulunanlar “ruh” makâmında olup Hz. İbrâhim ve biraz da Hz. Nûh ile ilişkilidirler.

Üçüncü derecede bulunanlar “sır” makâmındadır ve Hz. Mûsâ ile irtibatlıdırlar.

Dördüncü derecede bulunanlar “hafî” makâmında olup Hz. Îsâ ile alâkalıdırlar.

Beşinci derecede bulunanlar ise “ahfâ” makâmındadırlar ve Hz. Muhammed ile irtibatlıdırlar.[11]

Bu tasnifte anlatılmak istenen şey şudur: İlâhî feyz insanlara latîfeler ve bazı peygamberlerin rûhâniyeti yoluyla ulaşır. Âdemî meşreb olan sûfîler, mânevî yolculuğunu kalp latîfesi ile yaparlar, onların kalp latîfesine ilâhî feyz, Hz. Âdem vâsıtası ile gelir. İbrâhimî meşreb olanlar mânevî yolculuğunu ruh latîfesi ile yaparlar, onların ruh latîfesine ilâhî feyz Hz. İbrâhim vâsıtası ile gelir. Diğerleri de bu minvâl üzeredir.[12]

Ahmed Sirhindî’ye göre insanın letâifi, bedeninin şekline dönüşerek aynı anda birçok yerde hâzır olabilir. O kişi çoğunlukla bu durumdan haberdâr olmaz. Meselâ Mekke’den gelen bir grup insanın, Hindistan’da evinden çıkmamış olan bir kişi hakkında “Biz Kâbe’de onunla görüştük” demeleri bu duruma örnektir.[13]

Kaynaklar:

[1] Bu terimler için bk. Sirhindî, Mektûbât, I, 98 (no. 34), 136 (no. 58); III, 290 (no. 11), 460 (no. 81).

[2] Bk. Necdet Tosun, Bahâeddîn Nakşbend: Hayatı, Görüşleri, Tarîkatı (XII-XVII. Asırlar), İstanbul 2002, s. 308-310.

[3] Sirhindî, Mebde’ ve Me‘âd, s. 60.

[4] Sirhindî, Mektûbât, II, 103 (no. 42). 638  Sirhindî, Ma‘ârif-i Ledünniyye, s. 50-54; a.mlf., Mebde’ ve Me‘âd, s. 60-61

[5] Sirhindî, Ma‘ârif-i Ledünniyye, s. 50-54; a.mlf., Mebde’ ve Me‘âd, s. 60-61.

[6]Sirhindî, Mektûbât, I, 241-242 (no. 135); 441 (no. 260).

[7] Kâdî Senâullah Pânîpatî, İrşâdü’t-tâlibîn, Delhi 1899, s. 45.

[8] İmâm-ı Rabbânî Ahmed Sirhindî’nin eserlerinde yer almayan “murâkabe-i letâif”in yapılış şekli sonraki dönemlere âit bazı eserlerde şöyle anlatılır: Sâlik, kalbini, Hz. Muhammed’in kalbinin karşısında olarak düşünür. İlâhî feyzin, fiil tecellîsi ile Hz. Muhammed’in kalbinden Hz. Âdem’in kalbine, oradan da kendi kalbine geldiğini düşünür. Bu sâyede kalp fânî olur. Bu dönemde sâlik, mahlûkâtın fiillerini göremez olur. Bütün fiilleri, fâil-i hakîkînin (Allah) fiilleri olarak görür. Âdemî meşreb olanlar bu yolla vuslata ererler. Sonra sâlik rûhunu Hz. Muhammed’in rûhu karşısında olarak düşünür. İlâhî feyzin, Hz. Muhammed’in rûhundan Hz. İbrâhim ve Hz. Nûh’un ruhlarına, oradan da kendi rûhuna geldiğini düşünür. Bu yolla rûhu fânî olur. Diğer latîfeler de benzer usûlle fenâya ulaştırılabilir. Bk. Ahmed Sa‘îd Müceddidî, Erbau Enhâr, Delhi 1311/1893, s. 3.

[9] Sirhindî, Mektûbât, I, 425 (no. 257); 431-433 (no. 260).

[10] Sirhindî, Mebde’ ve Me‘âd, s. 61.

[11] Sirhindî, Mektûbât, I, 440-441 (no. 260).

[12] bk. Abdülehad Vahdet Sirhindî, Gülşen-i Vahdet, Karaçi 1966, s. 119-121; Şâh Veliyyullah Dihlevî, İntibâh, Lyallpur ts., s. 68-69, 74-76; Ahmed Sa‘îd Müceddidî, Erbau Enhâr, s. 3; Arthur F. Buehler, Sufi Heirs of the Prophet. The Indian Naqshbandiyya and Rise of the Mediating Sufi Shaykh, Columbia 1998, s. 120.

[13] Sirhindî, Mektûbât, II, 164-165 (no. 58).

Unsplash

Altın, Enflasyona Karşı Zamansız Bir Koruma

‘‘Altın neden dayanıklılığını koruyor ve itibari para birimleri zayıfladığında nasıl onları geride bırakmaya devam ediyor?

Enflasyon vurduğunda ve itibari paralar değer kaybettiğinde, altın güçlü bir koruma aracı olmaya devam eder—ancak ana akım anlatı bunu genellikle küçümser. Tarih, enflasyonist olaylar sırasında altının güçlü dururken kağıt paranın çöktüğünü göstermektedir.

1970'leri ele alalım: Enflasyon %13'ün üzerine çıkınca dolar satın alma gücünü kaybetti, altın ise ons başına 35 dolardan 1980'de 850 dolara fırladı; elinde tutanlar için bu, 24 katlık bir getiri anlamına geliyordu.  

2008 Mali Krizi'nde merkez bankaları trilyonlarca dolar bastı ve dolar tekrar zayıfladı, ancak altın ons başına 800 dolardan 1.700 doların üzerine çıktı, %112,5 arttı!

Kuruluş, onlara servetiniz üzerinde kontrol sağlayan itibari paraya güvenmenizi istiyor. Borçlarını yönetmek için doların değerini düşürüyorlar, altın ise sessizce tasarlandığı işi yapıyor ve satın alma gücünüzü sağlam tutuyor. Altın sadece enflasyona tepki vermekle kalmıyor, onu öngörüyor ve fırtına gelmeden çok önce sahiplerine bir avantaj sağlıyor.

Altın neden bu kadar dirençlidir? İtibari paranın aksine altın sonludur ve istenildiği zaman basılamaz. Çin ve Rusya da dahil olmak üzere merkez bankaları, enflasyona karşı doğal bir koruma olduğu için altın stoklar. İtibari para aşırı basım ve sürdürülemez borç nedeniyle değer kaybettiğinde, altın satın alma gücünü korur. (Kaynak: Dünya Altın Konseyi - Merkez Bankası Altın Rezervleri )

Durgunluk gibi yaklaşan herhangi bir ekonomik çalkantıda, altın tutmak sadece bir yatırım değil, aynı zamanda finansal bir sigortadır. Sistem bunu önemsiz göstermeye çalışabilir, ancak gerçek açıktır: İtibari para tökezlediğinde, altın parlar.’’ (Maria Chapman)

Unsplash

Unsplash

Unsplash

Haftanın Teknoloji ve Yapay Zeka Manşetleri

  • Trump Mobile 499$ değerindeki T1 altın akıllı telefonunu tanıttı BAĞLANTI

  • Çin beyin denemesi hastası üç haftada oyun oynamaya başladı BAĞLANTI

  • TikTok, AI odaklı video araçlarını duyurdu BAĞLANTI


Kontrol edilecek AI Araçları

💬 Tanka: Yapay zeka destekli akıllı yanıtlama ve uzun süreli hafızaya sahip takım habercisi

🤫 Amurex: Görevleri yöneten, önemli olanı hatırlayan ve iş akışınızı destekleyen - ama bunu aksatmayan - sessiz ve akıllı bir arkadaş.

🗣 Vapi: Geliştiriciler için sesli yapay zeka aracıları.

🧠 Twinmind: Toplantılarda, derslerde ve sohbetlerde sormadan önce mükemmel yapay zeka notları, yapılacaklar ve yanıtlar alın.  

Magic Hour - İçerik üretimini fikir aşamasından üretim aşamasına kadar kolaylaştıran hepsi bir arada bir yapay zeka video oluşturma platformu

CodeConvert AI - Farklı programlama dilleri arasında kod dönüştürme sürecini basitleştiren çevrimiçi bir kod dönüştürücü


Next
Next

‘‘Yarının Rızkını, (Bugün) Benden İsteme!…’’